30 Nisan 2009 Perşembe

Çok şey gördüm beni yüzüstü gömün.

  • bi gün bu noktaları gelin topuzuma süs olarak taktırcam.
  • bugün hakketten(bu kelimeden hiç hazzetmiyorum) güzel bi gündü.
  • yerli johnny depp ile johnny depp arasındaki 5 fark ; 1.Yerli Johnny Depp daha doğal. 2.Yerli Johnny Depp'in burnunda gamze var. 3.Yerli Johnny Depp'i tanıyorum 4. Johnny Depp yaşlı 5.Yerli Johhny Depp uzun ömürlü.
  • Yoğun istek üzerine Icetea denedim. Düzeltiyorum. Yoğun Baskı üzerine. Zamana karşı Icetea bitirme savaşı lölölölöy. Bu bir tiseleme Eray Demir ! (:
  • Falıma bakarmısın " Karşılaşmıştınız hani dün, Bu aşk büyüyor günbegün, Mavi göğe her bakışında, Onun gözlerini görürsün". Bu nedir yani ? Bi kere ben mavi gözden hoşlaşmam ki. Bunu hesap edemediniz mi. Mavi gök iyi güzel de gerisi hayal kırıklığı.
  • Dilenci kadın: "Bi ekmek parası Be mecbur kaldım Be" Adam: Hepte mecbur kalıyonuz Be!" Tipsiz Yalovanın orjinal insanları :D
  • Yağmur'un şarkı söyleyen oyuncak köpeği o kadar ukala ki. Onu boğarak öldürmek istiyorum. Söylediği şarkıya bak "İki kulağım var duymak için, iki de gözüm var görmek için.Bana gülümsedin. Anlayabiliyorum. Akıllı olduğum için !" Bu ne lan bu ? Sen işe yaramaz basit ucuz bi köpeksin. Bunu da anlayabiliyomusun dümbelek ! Akıllıymış.
  • Yok be blog bugün yazasım gelmiyor. İlham denilen melek gelmedi bugün bana. Bi melek geldi ama o ilham meleği diildi. Hadi gidiyorum bütün aşklar yüreğimde!

28 Nisan 2009 Salı

ben ölmüşüm aslında ama yaşıyorum çaktırma.

uff is bangin
feadz is bangin
bu şarkıyı ağzım kuruyana dek
söylemek istiyorum.
ama anlamını öğrenmek istemiyorum.
not sure I understaandd diyor
şimdi de Rob
tüm bu şarkılar benim için yazılmış olabilir mi.
damla dinlesin
kendini bulsun
üzülsün
ağlasın.
biliyorum zaten hep iyi insanların başına geliyi böyle şeyler.
herkes takık zaten bana.
herkes komplo kurmaya çalışıyo ben bilmiyomuyum
yürürken her tarafta takip ediyolar görmüyomuyum.
yerin kulağı var
ben yer miyim.
hayır yemem.
saçmalamak arabada beş evde onbeş
hoşuna giderse bedave !
ben bugün o kadar sıkıldım o kadar sıkıldım ki
sanki limondum.
limonata oldum ama şekersiz.
sıcakta da ne güzel ama.
içmediler ziyan oldum .
biri içiçekti ama o yoktu.
zaten o içsin diye sıkıldım
ya da o yoktu diye sıkıldım.
bilmem ki.
ben kantinin bahçesinde onu düşünürken
bi kuş aldı beni
kanatlarına bindim
ve beni nereye götürdüğünü biliyodum.
onun yanına götürdü.
ona baktım baktım baktım.
ve geri döndüm.
evet oradakiler görmediler.
anlamadılar salaklar.
sohbete dalmışlardı ben hemencecik gittim geldim.
kuşta çabuk götürdü hani.
keşke biraz daha zamanım olsaydı da
dursaydım yanında çok
ama kuşun mühim işleri varmış
senin şizofrenliklerinle uğraşamicem hadi bakta gidek dedi.
ben de napim boynumu büktüm döndüm.
ama sonra bidaha götürceğine söz verdi umarım gerek kalmaz.
ben bugün derslere girmedim ya
ama dersler bana girdi.
böylece yok yazılmadılar.
hayatta da bi yoklama kağıdı olsaydı eğer
çok fazla yok yazılırdım
çünkü bi var bi yokum
aslında yokum ama var gibi yapmam gereken zamanlar oluyo.
o zaman herkes beni var sanıyo.
çok çabuk kanıyolar.
hani gülersin ama aslında gülmüyosundur
diğerleri " amma da keyfi yerinde ha" der sana bakarken.
ama yoktur ki dürbünleri ta içini gösteren.
onların olsa olsa çıplak gösteren gözlükleri olur.
şimdide cem adrian çalıyor.
yine benim için yazmış bu şarkıyı öyle dedi.
ama albüme bana yazdığını yazma utanırım dedim.
o yüzden gizli tutuluyor.

"geri ver,geri ver ,geri ver
herşeyi, herşeyimi, herşeyi baştan
yeni baştan..
çok üzüldüm.
çok üzdüler beni hayat
sayende.
o insanlar , insanlar, insanlar var ya.
hepsi kadar en çok
masum biraz da suçluyum
ama sen çok günahkarsın hayat.."

İf you touch me,I will cry

  • keşke bu küçük noktalar boğazımda kalsa.
  • her sabah kafamı dolabıma vurmaktan beyin hücrelerim teker teker terkediyolar beni.neden tepkisizleştiğimi şimdi anlıyorum.
  • her gün doğa bana göz kırpıyor. mutlu oluyorum ki (:
  • taa dağın başındaki okuluna gidip hiçbi derse girmeyip tekrar taa dağın başından evine dönen benden başka kaç idiot var acaba dünyada ?
  • üniversite kantininde Kido adlı muzlu süt içmekten yakalanan D.A aklını peynir ekmekle yediğini kuru kuru gitmemesi için muzlu süt içtiğini ve pişman olmadığını bir daha olsa yine yapacağını söyledi.
  • Güneşin altında, içimde derse girmemenin vicdan azabı, kulağımda Hayko, yüzümde serin esinti ve daral. Ne kadar hoş.
  • Dün yine deprem amca bizi şşööyle bi silkeledi. Onur'un yorumunu söylemeden edemicem "Belki allah bizi jüpitere taşıyodur?" O kadar ciddi söyledi ki. Bi an gerçekten inanıp "Neden jüpiter ya ben mars'ı istiyoduum" diye düşünmeye başladım. Sanırım bendeki bu gariplik aileden gelen bişey.
  • Kendini başka biri sanan insanlardan nefret ediyorum. Hayır kardeşim niye kendini bu kadar üstün göstermeye çalışıyosun anlamadım ki.
  • Bi gün ben bi arabaya binmişim araba birden ev olmuş sonra odalardan birine girmişim oda uzaya dönüşmüş sonra aşağı atlamışım gökkuşağına düşmüşüm mavinin üstünde dururken orası okyanus olmuş meğer ben bi balıkmışım sudan kafamı çıkartmışım deniz kızı olmuşum sonra kıyıda beni bi prens bekliyomuş beni öpmüş insan olmuşum.
  • Ben demiştim demek istemiyorum ama ben demiştim.
  • Hoca beni azarladı. Olcak şey mi. Sizz arkada kitap okumayacaksınızzz ! Dedi. Ben de artizlik olsun diye zaten ben ders dinlemeye geldim dedim. Bişey diyemediğini görünce bi an sınıftan çıkıp bulutlara değip geri döndüm ama döndüğümde ders bitmişti.
  • Bi gün çook uzak bir kentte Damla adında bi kız yaşarmış. O kadar üzgün, o kadar üzgünmüş ki. Dokunsan ağlar, evini sel basar ve bi deniz kızı olurmuş. Kimse dokunmasın diye evinden dışarı çıkmazmış. Bigün biri ona dokunucak diye çok korkarmış. Eğer biri dokunacaksa o bir prens olmalıymış. Çünkü ancak bi prens onu tekrar insana çevirebilirmiş.

27 Nisan 2009 Pazartesi

Yüksekten Uçan Yakışıklı Martı

dün gece korkunç bi rüya gördüm.
korkunç bi rüya değil.
kabus.
o kadar korktum ki.
bütün gün bu rüyayı düşündüm.
evet rüyada birinin öldüğünü görmek,
o kişinin ömrüne ömür kattığını gösterir.
biliyorum ama keşke bu şekilde olmasaydı.
yüksekten uçan yakışıklı martı'ya böylesini hiç yakıştıramam doğrusu.
konuşunca belki huzursuzluğum gider sanmıştım.
ama şimdi daha bi huzursuz oldum.
Sanırım şu bi kaç hafta kafam başka yerlerde olucak.
Umarımm
En kısa zamanda aramıza dönüverir yakışıklı martı.
Ki eminim.

Ona burdan sevgilerimizi yolluyoruz blog halkı ve ben ..

24 Nisan 2009 Cuma

Çirkin olmam dikkatinizi dağıtıyor olabilir. Üzgünüm

  • bir gün bu küçük noktacıklar 155 katlı mavi düğün pastamın üzerini süsleyecek.
  • Yıkanmak istiyorum ama ıslanmak istemiyorum, doymak istiyorum ama yemek yemek istemiyorum, intihar etmek istiyorum ama ölmek istemiyorum anlıyor musun ?
  • Bir zamanlar Yalova adlı kasabada Damla adında çirkin bi kız yaşarmış. O kadar çirkinmiş ki ona bakan ölürmüş.
  • Eğer ben insan olmasaydım kesinlikle bir Koala olurdum. Bir ağacın üzerine tüner, hayatım boyunca orada uyur, en ufak bi ekşında ölürdüm.
  • Bazen msnin de duyguları olduğunu düşünürüm. Çok fazla kişi açık olduğu için yorulup kendi kendini kapatır ve sorunları olduğu için ağlar.Sorun gider adlı kutuyu bize gönderip ona yardım etmemizi çok zor durumda olduğunu anlatır. Ama biz ne yaparız. Hay senin gibi msnin, Hay ben o ttnetin .diye başlar onun duygularını incitiriz. Tekrar açılır belki evet ama eski canlılığı kalmamıştır.Onu da sevsenize.
  • Bir gün ciddi bir konferansta sahneye atlayıp sıkıcı adamın elinden mikrofonu kapıp bağırarak "olmaz olmaz deme hiiiç, olmaz olmaz sevgiliiim, zaman neler gösterirrr belli olmaaz sevgilimm" şarkısını söyleyip delice dans etmek istiyorum.
  • Bazen Yağmur'un önceki yaşamında bir filozof olduğunu düşünüyorum. O kadar anlamlı bakıyor ki ona şirinlik yaparken kendimi aptal gibi hissediyorum. "Seni teyze bozuntusu ! Dünyada bu kadar çok sorun varken nasıl bana burda aptal yüz ifadeleri yapabiliyorsun şaşıyorum doğrusu. Dünya gittikçe duyarsızlaşıyor" diyecek bir gün. Korkuyorum.
  • Bir bebeğim olsaydı adını Barış koyardım.
  • Acaba saçlarım olmasaydı daha mesut bir kız olabilirmiydim diye düşünüyorum. Zira onları yıkayıp, kurulayıp, şekil vermek beni yoruyor.
  • Keşke kafamda, dizlerimde, ellerimde de birer gözüm olsaydı. Böylece birden fazla bakış açım olurdu. İşte bak bu da bi bakış açısı mesela.
  • Sol kulağımı kapatırsam sağ duyulu olmayı başarabilir miyim ?

Daha da KİPA'ya Gelmem. KiPA benim için bitmiştir !

Yağmur hanımı, emzik emerken burnundan nefes alamayıp agrasifleşip bize saldırdığını söylemek için hastaneye götürmemiz gerekiyordu.
Hastane de KİPA denilen tipsiz alışveriş merkezinin tam karşısındaydı.
Ve KİPA denilen tipsiz alışveriş merkezinin tipsiz ücretsiz servisi bizim TOKİ evlerinden kalkıyordu.
Biz de saksımızı çalıştırıp tipsiz ücretsiz servisini kullanıp kısa yoldan hastaneye ulaşabileceğimiz sonucuna vardık.
Ama tipsiz ücretsiz servisin ondan da tipsiz saatlerini bilmiyorduk
vee ya allah bismillah diyerekten (böyle durumlar için kullanılmadığının farkındayım idare edin) yola çıktık.
Neredeyse yarım saat tipsiz ücretsiz servisin gelmesini bekledik.
Sıcaktan pişerken yüzümüze esen rüzgarın kulaklarımızı üşütmesine aldırmamazlık etmeye çalışarak.
Neyse servis geldi bindik gittik,
Ayıp olmasın diye kipaya girer gibi yapıp hastaneye girdik.
ne ekşın ama !
Neyse hastaneye gidip Yağmur'un ağlamasını seyrettikten sonra kipaya geldik.
Tekrar tipsiz ücretsiz servise binip eve gitmeyi planlıyorduk.
Ayıp olmasın diye bi kaç şey alıp aşşağı indik.
Ama ne yazık ki servis dolmuştu.
Tipsiz şöfor adam bizi kovmak suretiyle servisten aşağı inmemizi ayakta götüremeyeceğini söyledi.
Biz de "boynu bükükleeerr boynu büküklerr" tarzında inip beklemeye başladık.
Neyse sonra annemi arayıp gelip bizi burdan almalarını söyledik ve eve vardık.
Ama şu durgun hayatımda yaşadığım şu tipsiz macerayı anlatmadan da edemedim.
Çok önemli bişey sanıp okumaya başlayıp, belki sonu heyecanlıdır diye devam edip sonuna gelenlerden özür diliyorum.
Kusura bakmayın ama bu benim bilogum istediğim kadar saçmalıyabilirim.
O yüzden sizi "çek git bebeğim uzaklara çek giiitt" adlı şarkıyla bilogumdan çook uzaklara uğurluyorum.

22 Nisan 2009 Çarşamba

Avucumda ellerin yerine Yağmur..



hava çok soğuk.
rüzgarlı
ve yağmurlu.
aynı anda hem insanın içini acıtıp,
hem de mutlu ediyor.
gökyüzü ağlıyor dersin mesela,
aynı benim içime akıttığım gözyaşlarım gibi,
ne olurdu o yağmur tanelerinden biri olsaydım.
hepsi tek tek o kadar değerli ki,
saçında,
elinde,
yüzünde,
belki otobüsün camında,
ya da çantanda,
kitaplarının üzerinde,
her yerde görebilirsin onları.
ve o kadar güzel dururlar ki,
o kadar asiller ki.
keşke dersin,
keşke ben de onlardan biri olsaydım,
belki sevgili kollarını açıp yukarı baktığında gözlerine düşerdim,
işte böyle düşünür kendi içini acıtırsın.
bunu yağmur yapmaz sen kendi kendine yaparsın.
Sonra ağaçları düşünürsün mesela,
sıcaktan kendinden geçmiş, parlaklığını yitirmiş,
onları kendine benzetirsin.
ama yağmur gelir onları eski canlılıklarına kavuşturur.
yeşil yeşil parlarlar yeniden.
büyürler, çiçek açarlar belki , kimbilir.
oh be ! dersin.
şimdi rahatladım işte ! dersin.
ihtiyacım olan şey yağmurmuş,
içimdeki mutsuzluğu yıkadı, söktü, aktı.
beni eski parlaklığıma kavuşturdu dersin.
mutlu olursun yağmur yağdıkça ..

he bir de gök gürültüsü vardır.
şuanda olduğu gibi.
korkarsın ya gök gürültüsünden,
sanki çok kötü bişey yapmışsında azarlanıyormuş gibi hissedersin,
eğersin başını önüne,
bitmesini beklersin.
elbette biter ama bir kaç dakika sonra,
bi ışık parlar söner,
anlarsın ki yine azarlanacaksın.
belki de yağmurun kıymetini bilmediğimiz için
kızıyordur gökyüzü,
Olamaz mı ?

Ama ben yağmurun kıymetini biliyorum.
Şimdi alıp elime kitabımı,
Geçip pencerenin önüne,
Yağmur damlaları karşımda dansederken.
Huzur bulacağım..



Ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında.

  • bu küçük küçük noktaları kaseye koyup yemek istiyorum.
  • ve speaking sandığım kadar zor değildi .evet evet her zaman sandığımız kadar zor olmayacağını biliriz. insanoğlu işte. Cinderella çıktı bana. E tabi konu masallar olunca çenem düşer. İngilizce çenemin düşmesi de işime yaradı dolayısıyla.Ve topic konusu da işimde yüksek maaşın önemli olup olmadığıydı. Yes of course I love money like everybody and I need money gibi yuvarlak cümlelerle atlattım. Ve çıktım.
  • Kütüphaneyi soydum. Tam anlamıyla. Eğer bi kişi sadece üç kitap alabilir gibi bi uygulama koyarlarsa benim başkalarının adına da kitap almama gıklarını çıkaramazlar. Hıh.
  • Bugün hava çok kötü. Aslında çok güzel ama evde oturup dışarı seyretmek için çok güzel. Dışarı çıkmak hiiiiiç akıllıca değil .Zaten bu yüzden yerli johhny depp ile olan ertelenmiş gezimiz yine ertelendi. My bad chance !
  • Ayşe kütüphaneden aldığım 6 kitabı Vural'a(çocuğun adı Ural ama asla Vural demekten vazgeçmeyeceğim) göstermek için çantamı boşalttığında uzun zamandır yanımda taşımadığım makyaj çantamı görüp şu tepkiyi verdi : " aaaa Geri gelmiişşş !" Bunu öyle bi ciddiyet ve sevinç içinde söyledi ki. Sanki canlı bişeymiş gibi. Yani Vural'ın " ne o yaratık falan mı ?"gibi bi tepki vermesine sebep oldu o kadar yani. E bana da ancak böyle bi dost yakışırdı dimi. Manyak olabiliriz ama asla deli değiliz.
  • Duygu bir chickenburger'i 30 dakika da yiyor ve 383856 tane mayonez kullanıyorsa, 5 chickenburger'i kaç dakikada ve kaç mayonezle yer ?
  • Benim sinüzitim yok ki.

21 Nisan 2009 Salı

Tutamıyorum Zamanı



16:30'da İstanbula gidicem.
09:00'da okula..
10:00'da uyucam belki..
03:00'de kabus görücem.
debelenip bir süre,
03:45'te uykuya dalıcam tekrar.
07:20'de uyanıp hazırlanıcam okul için tekrar ve tekrar,
08:30da Hatipoğlu marketin önünde servisi beklicem,
08:40'da alıcak beni ya da hava yağmurluysa 08:50'de
Sonra yine okuldayım işte.
Dersteysem dakikaları sayıcam tek tek.
20 Dakika kaldı..uff geçmez ki bu şimdi.
10 dakika. ohh az kaldı..
5 dakika ve
Break time.
Hani geçmezdi ?
Geçti bak işte.
Derse girmediğim zamanlarda,
dersin bitmesine 50dakika var.
50dakika pinekleyebilicem,
Ama o da ne
Break olmuş.
Nasıl yani ? Bu kadar çabuk mu ?
Ben dakikaları elimde teker teker tutup sayıcaktım ama ?
Şimdi tutamadım hiçbirini kaydı gitti elimden.
Hem de hiçbişey yapmadan..boşa..
Keşke bilseydim o 50 dakikanın değerini be..
Neler yapılırdı bi düşünsene?
Kek yapılırdı belki yanına da çay..
Ya da bi beste yapardı kimi insanlar..
Bi kaç sahne çekilirdi belki.
kitap okunurdu, müzik dinlenirdi.
Uff düşünebiliyomusun 50 dakika !
50 tane 1 dakika !
Ama ben ne yaptım ?
Sadece oturup düşüncelerimle boğuştum.
Karmaşıktı zaten, biraz daha karıştırmaya gerek mi vardı ?
Girseydim hiç değilse derse, bişeyler öğrenirdim,
Belki 70den yüksek alırdım bu sefer neden olmasın ?
Ama yetiyo ya insana.
Neden sıkıcam ki kendimi 50yi geçsem kafi.
Neden 100 almayayım ?
Alamaz mıyım ?
Öyle bi alırım ki.
Neden almıyorum ?
Çünkü üşeniyorum. Stres yapmaya, oturup çalışmaya, dersi dinlemeye,
Tamam kötü not almıyorum belki ama,
Üşengeçliğim git gide büyüyor.
Yok ama yok.
Artık böyle yapmıcam ki .
Tüm 50 dakikaları ömrümün son 50 dakikasıymış gibi yaşıcam.
Sakın blog sakın !
Bana yapamayacağımı anlatan o saçma cümlelerini kurma.
Sen de çook iyi biliyosun. Yapabilirim. çok istersem her şeyi.
Hem biliyosun ki yeni hayatımda ne üşengeçlik ne de bunalım var.
Ben şimdi üşenir de bunalıma girersem.
Kızmaz mı bana yerli Johhny Depp ?
Kızar ya..
Bu blogu fazla uzatmayalım ki dakikalarımız boşa gitmesin.
Çok az zamanımız kaldı.
Doya doya harcamalıyız.
Zaman.
Keşke hiç bitmesen.

20 Nisan 2009 Pazartesi

çıktılar

  • şu küçük küçük noktaları koyarak kusmassam içimde bi yerlerde ukte kalıyor yahu.
  • bu aralar çok pis çocuk sahibi olasım var. gayet ciddiyim. keşke çocuk sahibi olmak marketten bi paket pirinç almak kadar kolay olabilseydi.
  • bi istanbul bi yalova nevrim döndü . tam buraya alışıyorum istanbula gidiyorum, oraya alışıyorum buraya gelmek zorunda kalıyorum. yani insanın alışkanlığı bile olmuyo bu durumda. alışamıyosun ki anasını satim.
  • son vizede writing kısmında çok fena bi hikaye yazdım. Hikayenin başını vermişler. Martin adlı bi adam iş seyahatine çıkmış uçağı düşmüş adam kurtulmuş ama ıssız adada. normalde bunun devamının aksiyonlu bişeyler olması şart. ama heraldaysa içinde bulunduğum durumdan ötürü aşk hikayesi yazdım sele serpe. bi kız görüyomuşta aşık oluyomuşta meğer orası tatil köyüymüşte evlenip sonsuza dek mutlu yaşıyorlarmış. hocalar okuyunca benim neden b kurunda olduğumu hatta neden bu üniversitede okuduğumu sorgulayabilirler. ve bi ambulans çağırıp bakırköye sevkedebilirler. ama hiç korkmuyorum biliyomusun. çünkü hayalleri olanlar asla deli değildir bayım !
  • hazırlık bitti ve ben ingilizce konuşabiliyorum demek isterdim ama bunu demek çok aptalca olur. evet evet başladığım noktada olduğumu hissediyorum. "Yahu anlıyorum ama konuşamıyorum be kardeşim"
  • Çarşamba günü Speaking sınavı var. Lanet olsun adamım neden beni böyle sınavlara sokmakta bu kadar ısrar ediyorsunuz ? Sizin sorununuz ne ? O kahrolasıca kafanızın poponuzdan daha büyük olması mı ? Hey sen beni küçümseyen teacher senin sorunun ne biliyor musun ? Tavşan boku üzerinde uçuşan sineklerden bi farkının olmaması !
  • Bu aralar midem felaketü-l vesvese şekilde bulanmakta ! Sanırım dünyamın bu aralar fazla hızlı dönmesiyle alakalı. eee bünye alıştı sessizliğe, sakinliğe, durgunluğa..Durdurun dünyayı inecek var !
  • Doktora gidip gösterilcek çok şeyim var. Hayır hayır fesatlığın lüzumu yok. Neden ara sıra panik-atak geldiğini, neden midemin bulandığını, neden kilo alamadığımı ve diğer bilimum sorunlarımı doktora göstertmem gerek. Ama şöyle bi big problemim var. Doktordan korkuyorum ve onlara güvenmiyorum ! Buradaki doktorların hiçbirinin bi bok bildiği yok. İstemiyorum kardeşim ! Senin yanlış teşhislerinle ömür boyu sürüneceğime , aaa bu doktor yanlış anlamış meğer benim hastalığım buymuş lafını 524652 yıl ilaç kullandıktan sonra söyleyeceğime, şimdiki küçük şikayetlerimle barışık yaşarım daha iyi ! Hem ilerlediği vakit durmasını sağlayacak bir adet Eray Demir'îmiz bile var. Yetmez mi canııım ?
  • Evimin önündeki lanet parkta oyun oynayan lanet veletler hiç yorulmaz mı ?
  • Ben büyüyünce trafik polisi olacayım.Şapkamı takıp, düdüğümü takıp, yolları yayalara açacayım !

Benim Manyak Ailem !

Bugün benim manyak ailemden bahsetmek istiyorum bilogcukum.
Onlar o kadar eğlenceli ve orjinaller ki.
Annemin o hazır cevaplılığı ablalarıma da geçmiş ,çocuklarına verdikleri cevaplar içler acısı.
Bi soruya hiçbir zaman doğru dürüst cevap verilmez bizim ailede.
Sebebi de sorunun çok saçma oluşudur.

For examples:

Ben ilk okuldayken, okul tiyatrosunda bana da rol vermişlerdi. Akşam onu ezberlemem için bütün aile seferber olmuştu. Ama ben ezberleyememenin verdiği acıyla ağlayıp anneme isyan etmeye başlamıştım.
- Annee napıcaaam ? Ezberleyemiyoruuum :(((((
-Tamam Damla ara öğretmenini de ki " öğretmenim ben aptalım ezberleyemiyorum"

Bütün aile gülme krizlerine girer ben ağlama krizlerine :D
Ve bu olay hala ailede anlatılıp durur aptal olduğumu vurgulamak için (:


Baran ablamın(ortanca) kızı Gamze'nin annesine " pazar günleri yıkandıktan sonra içimde bir hüzün oluyor" demesi üzerine ablamın " Kirlerinden ayrılıyorsun ondandır" demesi insanı düşündürüyor ama değil mi :D

Gelelim en büyük ablama.
Onurcanla(oğlu) başı dertte.
Gelişme çağında olduğundan dolayı insanı çileden çıkartan hareketleri, sözleri, soruları var.
E ablamın da agrasifliği ve hazırcevaplılığı birleşince çok manyak sahneler çıkıyor ortaya.
Onurcanın cevapları da az değil hani.
İkisini izlemek benim için büyük zevk (:

Ablam - Onurcan ömrümü çürüttün sen benim, bıktım senden, saçlarımı beyazlattın yeter !
Onurcan - Hep boyuyosun anne saçlarını. hiç beyazlamıyor ki.

ahahahah :D

Yalovadan istanbula feribotla dönerken.
Onurcanın adaları gösterip " Anne orası neresi ?" diye sorması üzerine ablamın agrasif bi şekilde bakıp "Paris onurcan !" demesi beni kopartıp tüm feribot alemine rezil olmama sebep oldu.

Çok fena yağmurun yağdığı gün yine onurcan o mühim sorusunu patlattı.
-Anne yarın okula nasıl gidicem ?
-Okulun suyun altına kalmış dimi onurcan ?


Gece beraber yatıyorlarken Onurcan'ın birden annesinin suratını görüp " Ay anne senden korktum" demesiyle birlikte Ablamın "Kıçımı görsen napardın acaba?" cevabını yapıştırması hala ailede konuşulur.
Hiç bi anne çocuğuna böyle cevap verir mi allasen ? :D



Eğer böyle manyak bi aileniz varsa hangi çılgın size zincir vuracakmış şaşarım !

9 Nisan 2009 Perşembe

BİR KORKAĞIM BEN!

En acımasız eleştirmeniyim kendimin haksızlık ettiğimi bile bile… Öyle olsaydı herkes, dünya daha yaşanılası olurdu belki de… Bu acımasızlık bazen kamçı, bazen iyi de, kendime güvenimi yok ediyorum. Yeteneklerimin üstüne gitmek yerine; küçümsüyorum. Komplekslerimden soyunamıyorum ne yapsam, kabuklarını yoluyorum arada bir…

Bir de önyargılarımdan soyunabilsem… Ki hoşgörümün pencereleri bu kadar açıkken… İletişim denklemini çözüp, küreyi şeffaflaştırabilsem…

Türküm… Doğruyum… Kaderciyim… Bu kefeni bir yırtabilsem… Kader, çoğu kez yeni sürprizleriyle kutsarken alınlarımızdan öperek, bazen de pranga oluveriyor akıntısına kapılıverince… Neden?

“Hayır! ” diyebilmeyi ne çok isterdim…Ya da tepki verebilmeyi umarsızca… Ah niye bu vicdan? Bu iyiniyet? Bu dikkat? Çok daha mutlu mu olurdum insanları -belki kırarak-reddedince bir hayırla?

Bir yaftayla dolaşıyoruz, kim takıyor bunları alınlarımıza? Ne kadar büyüse de insan, ne kadar çabalasa kaçamıyor kafalardaki intibalardan… Boşa bunca makyaj…

Ah! Ne olur atsak maskelerimizi? Ama o zaman da ne kadar severiz acep birbirimizi? Fitnelik, hırs, ihtiras ve kinimizi, göstersek bakabilir miyiz yüzlerimize? Kazısak ne çıkar altın kaplamalı yalancı suretlerimizi?

Düşlediğim kadar insanım… İnsan olduğum kadar hatalı… Hatalı olduğum kadar gerçeğin peşinde ve gerçekleri saklayacak kadar hain… Olduğum gibi mi görünüyorum: HAYIR! Ama göründüğüm kadar da değilim. Duygusal olduğum kadar çıkarcı, çıkarcı olduğum kadar çıkmazdayım.

İnsanım; ne kadar saklasam da kötü yönlerimi… Çirkinliklerimi görmeyi haketmediniz… Belki mazeret değil bu ama, siz istediniz… Karşımda alternatif “izmleriniz”, ben de Polyannacılık oynadım farketmediniz.

Ne çok istedim çomak sokabilmeyi… Şöyle ortasına kokuşmuş, yapışkan çarkın. Ama ağzımı da mı bantladınız? İtiraf ediyorum: BİR KORKAĞIM BEN!

Süleyman GÜNER

8 Nisan 2009 Çarşamba

böğürtüler

  • tanrım ders çalışamıyorum.beni yeniden inek yap !
  • ismimi Leyla olarak değiştirmeye karar verdim.şu sıralar kendime yakıştırdığım tek isim bu.
  • yine aptal olduğumu kendi yüzüme vurmaya devam ediyorum ama beni durdurabilene aşkolsun.
  • Eray'ın sayesinde yeni bi sanatçı keşfettim. Dilbey ay ! o biirrr belli belli ! o biir gelmezsen gelme ! o biirr kii üç vicdan azabıı ! :D
  • servisime binmeden geldim peki neden ?
  • bugün çok büyük tehlike atlattın my blog ! Hoca Have you ever your blog ? deyince atladım ve bana kalkıp açmamı söyledi. ama ben karşı çıktım. Zira yazdıklarımı bütün sınıfın okumasını istemezdim.

1 Nisan 2009 Çarşamba

ben bunalımdayım ! keşke ölsem.

  • artık derslere giriyorum. ne büyük başarı ama !
  • derste dersi dinlemeyip kitaba gömülmek gibisi yok. tabi hocanın bir anda "damla can you read?" demesiyle aplata dönüşme ihtimalin de yok değil.
  • yeni birileriyle tanışmayı seviyorum. hey merhaba damla ben how r u ?
  • okula servisle gidip geldiğim için burjuva damgası yedim. ama eğer istanbulda yeni yaşamaya başladıysanız ve takıntılı bir aileniz varsa servis kaçınılmazdır !
  • kirpiklerim takma değil !
  • kısa film festivalini sevdim. sanırım o da beni.
  • benim artık şeffaf bir kalemkutum var teşekkürler akbank !
  • mark hocanın derslerine girmeyi reddediyorum !. protesto etmek için de onun dersine de imzamı atıp çıkıyorum. ni ha ha .
  • cem hocayı güneşlenirken gördüm . :salyaakıtansmiley:
  • Gözlerin gözlerime değdiğinde felaketim olurdu ağlardım, beni sevmiyordun bilirdim, bir sevdiğin vardı duyardım ..
  • ben bunalımdayım ! keşke ölsem.