21 Şubat 2010 Pazar

Hayfanlık bu benim yaptığım! :)


  • Cumartesinden beri yalova-pendik seferleri iptal. Yalova'da mahsur kalmayı da tattım ya. Otobüsten de korkmasam gidicem de..bir umut bekliyorum. rüzgar dineerrr, deniz durgunlaşııırr..belki.
  • Hayko'nun yeni albümü satışa sunuldu. Henüz edinemedim ama sözlere bakılırsa dehşet-ül vahşet şarkılar bekliyor beni. Sabırsızlık zor.
  • Yeni albümün şarkılarını internete sızdıranlara büyük öfke var. hoş değil. hoş değil de bu kadar abartıyı neden seversiniz anlamıyorum. iletilerde sövmeler, birilerini tehdit etmeler falan. şu zamana kadar korsanı kimse engelleyememiş de siz iki artistik cümleyle mi son vericeksiniz? adam dinlemek istiyor ama albümü almak istemiyor naapsın. yani Hayko dışında diğer sevdiğimiz müzisyenlerin şarkılarını biz de indirmedik mi? Sanki bunu söyleyenler de her beğendiği müzisyenin albümünü edinen kişilermiş gibi afra tafra yapıyolar. O zaman internetten film de izlemeyin. İşinize gelince korsan süper bişey, artizlik yapmak istediğinizde kaka. Saçmalamaktan vazgeçin. Albümün tadını çıkarın.
  • artık zamanımın bir zerresini bile yalovada geçirmek istemiyorum. belki yarın belki yarından da yakın kaçacağım buralardan, gözlerimi kapatıp gökkuşağı düşleyerek.

14 Şubat 2010 Pazar

araştırdım lan ordan biliyorum.


bir arının bağırsaklarındaki beyaz noktaları araştıran bir bilim adamı olabilseydim eğer hiç aynaya bakmam gerekmezdi. böylece ne saçlarımı boyamak isterdim, ne dudağımı. bu durumda ortalıkta güzellik gelip geçicidir, akıl kalıcıdır gibi laflar ederdim. bilim adamı olduğum için de herkes katılırdı düşüncelerime. inanmazlarsa da "araştırdım lan ordan biliyorum" derdim. bu sefer kesin inanırlardı bence.


dipnot: bilim kadını olmak istemiyorum canım. kadın bilim adamı olmak istiyorum. ne var?

12 Şubat 2010 Cuma

rapunzel salağının msnde konuşturdukları

m-sonra ne oldu?
d-sonra kız saçlarını uzattı işte pencereden
m-hmmm orada bitti mi?
d-yok. yetmedi saçları. git 2 ay sonra gel dedi. uzamış olur dedi
m-yorgan yastık bağlasaymış.
d-olmaz masalın adı rapunzel. yorganzel olsaydı belki. kız da biliyodu masalın içinde olduğunu. okuyan çocukları hayal kırıklığına uğratmak istemiyodu ama geç uzuyodu saçları napsın
m-kaynak
d-olmaz riske giremez. ya kopsa. pekmezi akarsa prensin masal bozulur
m-ona da birşey buluruz. prens tedbirli adamdı
d-artık masalı kim bulmuşsa. nasıl bi mantıksa saça tırmanmak. kızın saçları zaten güçsüz. tüy gibi kafasında havalanıyo zaten. bi prensi taşıyamaz ki
m-yıllar önce gelip kulenin iki yanına ektiği tohumlar şimdi iki ağaç olmuştu.
d-yetişmez ki. ağaçlar hiçbir zaman kurtaramaz birini. anca meyve verir onlar
m-ağaçlara tırmanmayı denemedi zaten. kulenin etrafı ormanlıktı. ormana pikniğe giden aileler vardı. dolayısıyla yol kenarlarında hamak satan adamlar da vardı.
d-ama yine masalın dışına çıkıyosun
m-o hamaklardan aldı ve düşersem bunun üstüne düşerim diyerek hamağı ağaçlara bağladı
d-zaten prens hep kendini düşünür. düşerse kurtuldu diyelim. kızı nasıl kurtarıcak. işi gücü hamak düşünmek
m-onu da düşünmüştü bu bizim prens
d-gidip marketten saç güçlendirici şampuan krem falan alsın bari. başka yolu yok
m-bu prens nerenin prensiydi biliyor musun?
d-masallardaki prenslerin nerenin prensi oldukları önemli değildir. orası atlanır hep. ben de atladım
m-hmm bana dediler ki. iyi kılıç kullanan zorluklardan başarı ile çıkan bir prensmiş. ayrıca bu prenste hiperaktivite bozukluğu varmış. ve bu hangi noktada işine yaramış biliyor musun?
d-?
m-bu prens bir ağaca bir duvara zıplayarak kulenin tepesine kadar uzanmış. uzanmakla kalmamış bir de ulaşmış
d-e aşağı nasıl inicekler
m-o problemi de hamağa atlayıp halletmişler
d-ne hamakmış
m-öyle tabii.
d-masalın içine sıçtın tabiri caizse :D yani 2 ay geçmiş kızın saçları uzamış sarkıtmış falan diye devam ettirseydin ya.
m-grimm kardeşler hayatta olsa bunu daha çok severlerdi
d-ben masalların bozulmasından hoşlanmam. hayatta zaten hiçbir şey rayında gitmiyo. bari onlar güzelce ilerlesin. bilelim o lanet olasıca mutlu sonun normal yollarla geleceğini
m-kötü mü ilerledi bu?
d-aksiyon sevmiyorum ben
m-tamam o zaman tekrar değiştirelim
d-rapunzel dedin mi kız saçını uzatır kurtulurlar sonsuza dek mutlu yaşarlar gelir ardından
m-o zaman rapunzelin saçları yansa olan prense olur
d-bi de bakmışlar cadı kapıyı kilitlemeyi unutmuş doğal yollardan kaçıp kurtulmuşlar falan deseydin daha mutlu olurdum
m-rapunzele birşey olsa olan prense olur
d-aman olan prense niye olsun. prenses mi yok ülkede. salak bu prens yahu. ne uğraşıyo kızı çıkarmak için. kızdan bol ne var? hem prens o elini sallasa ellisi. kız kulede kalmaya mahkum. kaderini kabullensin artık canım ne bu dikbaşlılık
m-şimdi bu prens prensesi kurtarmak için saçlara tırmanmaya başlasa. prenses ben bu prensi beğenmedim diyip saçları başa yakın bir yerden kesse. al prens düştü. öldü gitti. ama saçın kökü de prenseste. prens öldü gitti
d-yoook her ne kadar saçın kökü prenseste olsa da prens ölsün diye saçlarına kıymaz. söyler cadıya. hıyarın biri saçımı çekip duruyo aşşadan diye. cadı işini bitirir zaten
m-yani sonuç olarak prenses yaşamaya devam eder. ölen prens olur
d-şansını zorlamasaydı madem
m-yani şansını zorlamasaydı tabii. o kadar gel yok mu beni kurtaran
d-dedik dimi git normal ananın babanın uygun gördüğü bi prensesle evlen diye
m-saçlarını da uzatmışın 13125235356 metr
d-masalı yazanın suçu hep. uzun çizmiş naapsın.
m-demek ki bu masalı yazan prens'e acı çektirmek istiyor
d-masalı yazan kadındır o zaman
m-:D
d-erkeklere ölüm fikrinden yola çıkmıştır
m-ya da cinsiyetsizdir
d-cinsiyetsiz olsaydı prensese de acı çektirirdi
m-ama işte hayat adil değil. biri gülerken diğeri ölür.

o değil de hüzünlü şarkılar dinleyemiyorum hacı.


  • Beni haribolara boğan bir babam ve sütlaçın üzerine tarçınla baş harflerimizi yazan bir annem var. Gel de büyü, olgunlaş bu evde.
  • Tatilimi evde internet başında geçirdiğim için hiç de pişman değilim. Hiçbir şey yapmamak için herşeyi yapabilirim.
  • Büyük ablam bir hafta sonra doğum yapıcak. Ortancası da hamile. Bebek dünyası lan resmen. Gençliğim bebek kusmuğu temizlemekle mi geçicek yani? Şaka maka canım çekti lan.
  • Son günlerde keyfim çok yerinde. Aynaya bakarken gülümsüyorum falan. Sevdim karşımda gördüğüm tipi yalnız. Hep böyle görmek isterim. Salak salak melankolilere girince geceliğiyle sokaklarda ağlayan zerrin özere benziyorum. saçlarım da uzun zaten.
  • Cemle iki gün üst üste konuşmak doping etkisi yarattı galiba. Böyle bir "aman çok mutluyum" tripleri, efendime söyliyeyim, bir heyecan halleri falan. yaradı bana.
  • mutluyuuz, huzurluyuz, çünkü biz biraz kil.. ne kilosu lan.

10 Şubat 2010 Çarşamba

anne benim uçmam gerek, istemiyorum pilav yapmak.


  • dün olanlardan sonra şöyle bir düşündüm de, evlenmeye çok yakınım. tanrım!
  • 2. sınıfa geçemeyecek olmanın verdiği dayanılmaz acının düşündürdüğü saçma salak düşünceler. bkz. izdivaç programı
  • bu kadar dikkatsiz olmak zorunda mıyım sanki. yatay geçiş başvurularını kaçırdım iyi mi. sene sonundakini de kaçırırsam çeyizimi hazırlama girişimlerine başlamam gerek artık.
  • hayır okul hayatım bittiğinde hiç değilse evleneyim desem aday bulamam. o derece anti ev hanımlığı görünümü içersindeyim.
  • kahvaltı ederken çaydanlığı şöyle bir okşadım. belki cin çıkar neyin diye. çıksaydı dileğim hazırdı oysa ki. "okul hayatıma en baştan başlamak" daha çok matematik çalışırdım şerefsizim.
  • küçük kadınları izlerken düşüncelere dalıyorum. şöyle hulki gibi zengin, kültürlü bir adam bulsam evlensem ben de mesela. negzel olurdu.
  • geçen gün izdivaç programına 19 yaşında bir kız katıldı. kendime ihtimal verdim.
  • lan yoksa ben bütün gün oturup tv mi izliyorum? ev hanımı potansiyeli gördüm kendimde. aferim.
  • şimdi benle kimler evlenmek ister? canım hem yuva kurmak hem eğlenmek ister.

5 Şubat 2010 Cuma

fuck you. it's magic.


bugün içimden ne kahkaha atmak ne de iyi şeyler düşünmek geliyor. evet sabırsızım. evet kendimi fazla kaptırıyorum. ve evet korkuyorum. sanki bir daha hiç hissedemeyecekmişim gibi geliyor. sanki artık özdemir asaf okurken uzaklara dalıp düşünmeyecekmişim, içeriği aşkı çağrıştıran her şarkıyı vakit geçirmeden değiştirecekmişim ve uykuya dalmadan önce hayal kurmayacakmışım gibi. bundan korkuyorum evet. sadece bundan korkuyorum. bir yandan inanmak isterken birinin çok mutlu edeceğine, bir yandan deja-vu yaşarmışçasına hevesimi öldüren o anların geri gelmesinden çekiniyorum. tepkisizim yine. kimse için çabalamak gelmiyor içimden. hem zaten çabaladığımda elimde kalana gidince gözüm kapatıveriyorum şarkıyı, türküyü. sövüyorum tüm duygulara, hissettiklerime. salak bi duygunun bana yaptırdıklarını düşünüyorum şimdi. ve o salak duygunun beni ne hale getirdiğine. he bir de o salak duyguyu ondan da salak bir kişiye hissettiğimi. rüyamda görüyorum bazen, bişeyler açıklamaya çalışıyor alaycı bi gülüşle. yüzüne bakmamaya çalışırken uyanıyorum. ağzına sıçayım diyorum böyle rüyanın. uyumak istemiyorum bir süre. bak şimdi bunlardan bahsettiğim için de kızıyorum kendime. rüyamda görmesem aklıma gelmeyecek biliyorum.

afedersiniz blog halkı ama; bilinçaltımı sikeyim.

2 Şubat 2010 Salı

formspring.me

en kıskandığın hayvan?

koala.
adam uyuyoo hayatı boyunca lan düşünsene.
hayat ona güzel valla.

dinliyorum?

formspring.me

ayrılık en çok neye benzer?

ayrılık en çok mutfaktaki eşyaların yerini değiştirmeye benzer.
bardakların olduğu dolaba elini atarsın, tabaklar çıkar. kaşıkların olduğu çekmeceyi açarsın peçeteler çıkar.

artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. alışkanlıklarından vazgeçmek zorundasındır.

dinliyorum?

1 Şubat 2010 Pazartesi

hayal etmekten kim ölmüş.

evet belki pijamalı, pırasa saçlı ve kambur oturan biriyim şuanda.
ama bu ilerde bir star olmamı etkilemez heralde falan diye düşünürken aynadaki yansımamı gördüm.
gidip aynayı oradan kaldırıp marilyn monroe edasıyla oturdum sandalyeme.
hem bir star pijamalı, pırasa saçlı ve kambur otururken de güzel olmalıdır.
aynaya bakmadan ama!




hem esmer bir marilyn monroe döneme damgasını vurur bence.
söylemedi demeyin!

bazıları marshmallow sever.

oysa bir marshmallow kadar yumuşaktı kalbim.
sen onun görüntüsünü, yumuşaklığını seviyordun evet.
ama bi taneden sonra baydı seni de diğerleri gibi.
mideni bulandırdı. attın koca bir paketi çöpe.
seni salak.
ama biri o paketi alacak o çöpten.
yiyecek bayıla bayıla.
sen salaklığına doyma.