24 Temmuz 2010 Cumartesi

kendisiyle arkadaş olabilen şizofren


  • hala ayak parmağımı bile denize sokamamış olmanın verdiği ızdırabı çekmekteyim. sen yalova gibi bir tatil yerinde yaşa ve denize gireme. olacak iş mi.
  • yatay geçiş başvuru tarihleri açıklandı. yarından tezi yok gidip başvurumu yapacağım. kabul edilmem için dua ediniz lütfen.
  • annemle babamın siyasi muhabbetlerinden nefret ediyorum. sinirleniyolar, kendilerini kaptırıyolar, kızarıp bozarıyolar. hayır anormal olan ikisinin de aynı fikirde olmasına rağmen bu kadar çok sinirlenmeleri. bir de televizyonla kavga etmezler mi. hayır o eli indir bi kere.
  • itiraf ediyorum; gözlerimi şaşı yapamıyorum. çok acı. gerçekten. bu zamana kadar neden ben şaşı yaptığımda insanların gülmediğini anlıyorum şimdi. kendi kendime yaptığımı zannediyormuşum. tanrım çok rezil ve kepazeyim.
  • he ıslık da çalamıyorum. en fazla cılız bir fiuv çıkar o kadar. anaaam gerçeklerle yüzleşmek ne zor iş imiiiiiş.
  • hatta ben bazen kırmızı oje sürdüğümde, eskiden kullandığımız kırmızı ojeli kadın eli sabunluğu taklidi yapıyorum.
  • ve bazen bir cümle kurduktan sonra devamında " yanlış duymadınız" diyesim geliyor.
  • yeter artık evren bana mesaj verme aşamasını geçip hükmetme aşamasında sanırım. her blog yazdığımda kendimle ilgili sırları açıkladığımı görüyorum. parmaklarıma engel olamıyorum. okumayın !


şaka yaptım lan. okuyun. boşa mı yazıyoruz.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

oh may diır.




  • davul zurna sesi duyunca pencereye çıktım. yan binada, uzun saçlı, taş gibi motorcular doluşmuştu. yani hayat mı bu. kızın tekinin uzun saçlı bir damatla evlenmek üzere gelinliğiyle motora binerken benim pembe-yıldızlı pijamalarımla pencereden seyretmem kaderin bir oyunu mudur? pislikler.
  • evet bazen makyajımı bornozumun koluyla siliyorum. pisliğin tekiyim hıhı.
  • ayrıca sabit duramama sorunum var. sallanmam gerekiyor. sırf bu yüzden ruh hastası damgası yiyorum.
  • hey ben niye şimdi pislik taraflarımı anlatıyorum burda. oha. tanımamalısınız beni.
  • her sabah yarım saat yürüyorum ya. arınıyorum lan. sanki sıkıntılardan yürüyerek uzaklaşabilirmişim gibi geliyor. hatta belki yürüyerek parise varabileceğime bile inanıyorum.
  • rafet el roman sıçar gibi şarkı söylüyor arkadaşım. beste yapıyoğğ, şarkıları güzeeğl diye savunmayın. hıığğğnnnn diye şarkı mı söylenir pislik. "beğğğğnnnn aşkın en derindekiğğ" hayvan. düzgün söyle.
  • hiç derin sevdaları beceremediğm mağlubuğm triplerine giremicem şimdi.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

oynatmaya az kaldı doktorum nerde?


  • çapraz lastikli sandaletim yüzünden ayaklarımın çapraz şekilde yandığına inanamıyorum. bu da evrenin bana bir mesajı olmalı.
  • üstelik annemin bana çatal kaşıkları tek tek sildirmesine de dayanamıyorum. nedir yani. amaç ne.
  • babamın işyerinde çalışmaya başladığımdan beri -veyahut çalışıyor görünmeye başladığımdan beri- izlediğim film sayısı arttı. bilgisayarı önüme koymamalılardı. hayır ben de anlamadım bu artışın sebebini. artiz mi? ne artizi.
  • balkonda her oturduğumda bir adet yusuf güneyle karşılaşmak gerçekten artık yan etki yaratıcak. -iiiiiinan korkuyorum sana baaaaaağlanmaktan.-
  • sitenin önündeki parkta oynayan çocuklarına balkondan direktif veren ebeveynler yasaklansın! zira hergün, senanur salıncağa bin!, alp kaydıraktan kay! bağırışları bünyeme zarar veriyor. sanane lan bırak çocuk ne hali varsa görsün, salıncağa binmenin emri mi olurmuş.
  • yemek yerken dişlerini gıcırdatan, çayı hüüüpleterek içen biriyle aynı sofraya oturmak hayatımı olumsuz yönde etkiledi bugün. açılmaya başlayan iştahım bir gül gibi soldu. -gül de sevmem ki- ıyy isteksizkız.
  • insanları gözlemlemeyi seviyorum ya ben. insanlara uyuz olmak gibi bir huy gelişti artık. artık izlerken içimden -ıııy tipsiz, hareketlere bak, bak bak şu suratının aldığı hale bak, çakıcan bi tane ağzına yüzüne- gibi tepkiler çıkıveriyor. ne pis bişey oldum ben.
  • facebookta sıçtığı bokun rengini bile yazan tiplere katlanamıyoruuum! tamam ben de özel hayatımı paylaşıyorum ama insanların gözüne sokmuyorum ki canım. açan okur isterse. iletiye yazınca mecburen okumak zorunda kalıyorsun. maruz bırakıyorlar. allahın belaları. hergün günün belli saatlerinde acıktım yazan ve bu iletiyi hergün tavsiyelerle donatan insanlar biliyorum. dondurasım geliyor şerefsizim feysi meysi.
  • 'damla hadi gel kısa film çekelim, sen senaryo yaz.' diyen bir babaya sahip olmanın verdiği dayanılmaz ağırlık. sanki ben ebeveynim, hayattan yorulmuş vaziyette, çocuğumun isteklerine he deyip geçiyorum. haha. ' hee baba oldu bi ara hallederiz, yazarım senaryoyu'. -kompozisyon yazacak sanki amk-
  • siyahı sevdiğim için götik damgası yiyorum ama arkadaşım ben pembeyi de çok severim. bunu gözardı etmeyiniz. götik de değilim, tiki de değilim. sarı ve turuncu hariç her rengi severim icabında. dur bu girişiydi. şunu söylemek için açıklama yaptım. bilgisayarın temasını pembe yaptııııııııııııığğm. hahayt. araç çubuğuydu, başlat'tı, efendime söyliyeyim pencerelerin kenarıydı hepsi pembe oldu. yirim lan.
  • gamzeyle fotoğraf çekmeye iskeleye gittiğimizde dadanan piçler yüzünden fotoğraf çekimimizin yarım kalmasından beri erkeklerden nefret edesim geldi, gitmiyor. hayvanlar. abaza erkekler yasaklansın.
  • ağustos bitse de gitsek.