3 Haziran 2012 Pazar

eveeeet her güne ikişer tane sınavımın olduğu kara haftaya girmeden evvel bilgisayarımı kucaklayıp internet cafenin dibindeki koltuklara yayılıp internete giriyorum. bu rahatlığımın sebebini bilemiyorum ama sonucu bana uzaktan uzaktan hareket çekiyormuş gibi geliyor. sınavlardan bir hafta öncesini her güne iki konser sığdırırarak eller havaya şeklinde geçirmem de vicdanımı sızım sızım sızlatıyor ama hukuk finali öncesi şebnem ferah konserine gittiğim için asla asla asla pişman olmayacağım. iyiki oturup salak salak ders çalışmamışım sınav çok kolaydı kankalar. yaklaşık 2 aydır yalovaya da gitmiyor oluşum ailede büyük yankı uyandırdı tabi. bilmiyorlar ki en son gittiğim 10 günlük yalova tatilim hayatımın son yalova tatiliydi. her ne kadar gittikçe berbatlaşan yurt yemekleri canımı acıtsa da, annemin o güzel pilavını, sarmasını ve hatta SÜTLACINI-hoofff bu cümleyi devam ettiremeyeceğim. mesela bu sabah uyandığımda lavaboda kiloduyla dişlerini fırçalayan bir kız gördüm. kız selilütler ve çatlaklar derneği genel müdürüydü sanırsam yoksa o lambır lumburluğun başka açıklaması olamaz. şimdi kız yurdu denince erkek vatandaşlarımızın aklında direk fanteziler canlanıyor biliyorum. böyle seksi geceliklerle koridorlarda dolanan, dantelli tüylü müylü sabahlıklar giyen taş gibi hatunları falan düşlüyosunuz. ama biz bildiğin tepede topuz pijama bele kadar çekilmiş vaziyette dolaşıyoruz arkadaşlar şimdi hayallerinizi yıkmak gibi olcak ama gerçek bu. en çok acıdığım kişi de kantindeki genç çocuk yazık yavrum ne manzaralar gördü hala gay değilse aklından şüphe ederim yani bütün cinsimizden nefret etmiştir. ama şöyle de bir gerçek var ki salyası akmış, sıdıka gibi gezen kızlar dışarı çıkarken nasıl eva longaria oluveriyorlar bu da bizim yurdun sırrı heralde. ayrıca o kadar ballıyım ki akşam 11 olan son giriş saatini 15 dakikayla kaçıran ranza komşumun yemek fişlerine el konulurken ben gece 2de girdiğimde hiçbir olay vuku bulmadı. böyle bildiğin oooo abi naber yaa diye kıçımı sallaya sallaya girdim içeri. bu da böyle bir anımdı. yurt murt sorun değil de okula gitmekten öylesine sıkıldım ki artık beyazıttan dahi geçmek istemiyorum. teorik dersleri gırtlağıma kadar dayadılar nefes alamıyorum hacılarım. hukuktu ekonomiydi psikoloji sosyolojiydi derken kadraj ne demektir onu unutcam diye korkuyorum. kaldı ki meslektaşlarım o kısa filmden bu kısa filme koşar durumdalar. ben de gelmiş burda çektiğim kısa filmi kurgulamak için laptopumla güreşiyorum. ABİMİZ YÖNETMEN DEĞİL Kİ. derdim ama demeyeceğim sonra laf sokuyormuşum gibi oluyor. yoksa ben asla kimseye laf sokmam hiç tarzım olan şeyler değil bunlar biliyorsunuz. yalnız bende de öyle bir huyum var ki kalkar ilk aşkıma bile laf sokarım hatta çıkıp ilkokul 5te saçımı çeken çocuğa da döşerim burda satır satır. böyle de pislik böyle de kinci böyle de OLMAZ ki. bir konuya daha değinmek istiyorum. konserlerde şarkılara böyle can-ı gönülden eşlik ediyoruz ya. işte öyle aşkla eşlik ederken düşündüğümüz kişi o anda kıçını yaya yaya yatıyor ya düşünebiliyor musunuz kuzutlarım. adamın hiç alakası yok yani. ben böyle durumlarda hangi şarkı sözü hangisine uyuyorsa onu düşünüyorum. SARI SARI diyorsa mesela sarışın eski sevgililerimi düşünür el kol yaparım ama kalkar da sen bana AŞIK ETTİN BENİ KENDİNE SONRA DA TERKETTİN GİZLİCE dersen düşündüğüm kişiler bambaşka olur. bu arada elbette mahsun kırmızıgül konserine gitmedim arkadaşlar saçmalamayın. sarı sarı demişken bu zamana kadar hep inkar ettiğim şeyi artık itiraf ediyorum. ben ciddi ciddi sarışınlardan hoşlanıyormuşum bebeklerim. böyle çipil çipil sarı saçları olucak, süt gibi teni olucak falan ama neyse tamam şimdi çok şey yapmıyım. en son ki sarışın ve kaslı sevgili faciamı biliyorsunuz sonuçta. bu arada o sarışın kaslı yarim beni her gördüğümde üçgen sırtını gözüme gözüme sokuyor ya böyle alayım başımı dağlara gideyim DILOY DILOY oluyorum ama bu konuyu da çok fazla uzatmayacağım. hatta bitiyorum kankalar, annenize babanıza selam söyleyin, kendinize çok iyi bakıyosunuz, öpüyosunuz.