23 Ekim 2012 Salı

21 Ekim 2012 Pazar

diyemedim ya la

yani böyle hayatımda olmamasına rağmen arada girip girip benim sinirlerimi hoplatan insanlar var ya ALLAHIM NASIL SİNİRLİYİM ŞUAN hayır tam olarak çıkmıyolar hayatımdan ya siliyorum her bir tarafımdan yine bi yerden fırtlıyolar gel de delirme. adamı silmişim her yerden yani belli konuşmak istemiyorum dimi hala çıkmış bana edebiyat parçalıyo neymiş BANA PAPATYA ALMIŞ vay arkadaş sanki bağ bağışlamış adam bana sanarsın papatya tarlasının tapusunu üstüme yapmış. yemişim senin papatyanı adam çiçek aldı diye konuşmak zorundayım sanki OLUCAK BU İŞ DAMLA ÇİÇEK ALDIM BEN SANA ERİK TOPLADIM vaaaaayy nedir ya nedir b böyle paçalarınızdan akan ergenlik adam gelmiş 30 yaşına hala bana ergen ergen laf sokmaya çalışıyo neymiş efendim aynaya bi konuş sonra gözünü kapat bi de öyle konuş gözlerin kapalıyken asabi oluyomuşum VAAAYY senin yapacağın tespitin de ağzına sıçayım. hayır adama bin farklı yoldan anlattım olmıcak bu iş arkadaşım anlaşamıyoruz dedim hatta en sonunda arkadaşım ben asabi değilim sana asabiyim bile dedim ama yoooooooook basmıyo ki kafa. adamla kavga ediyoruz BANA GÜLÜYO YA gülüyo bana. sonra ben GÜLME GEBERTİRİM deyince asabi oluyorum psikolojik rahatsız oluyorum neymiş ortamı yumuşatmak istemiş hay ben senin yapacağın tartışmanın akıbetine sıçayım. ruh hastası hayvana bak sen ya nerdeyse beni de inandırıcak hasta olduğuma bakırköye kapattırcak beni it. gereksiz yere parlıyomuşum adam her tartışmada facebooktan engelliyo beni ya FACEBOOKTAN ben senin yaşta değil de başta olan aklına sıçayım

oh allah ya nasıl rahatladım.

18 Ekim 2012 Perşembe

sevgili günlük

merhaba
günlük tutmaya nasıl karar verdim bilmiyorum. aslına bakarsan deftere tutucaktım ben günlüğü. hatta böyle eyfelli pembeli bi defterim de var tam genç kız günlüğü kıvamında. ama yazım iğrenç olduğu için daha ilk cümlemde vazgeçip bir kenara atacağımı adım gibi biliyorum. e hayatım da bilgisayarımla geçtiğine göre bilgisayarda günlük tutmak daha mantıklı geldi. ne kadar zeki olduğumu sen de farketmişsindir. bir gün zekilikten ölürüm diye çok korkuyorum. cidden acaba zekilikten ölen var mıdır. ya da güzellikten. valla bazı zamanlar güzellikten de ölürüm diye çok fazla süslenmemeye çalışıyorum düşün yani. fazlayım evrene. yok lan şaka yaptım. bende o kadar özgüven olsa günlük tutar mıydım sence. günlük tutmak eziklerin işi. içedönüklerin işi. dışa dönük olanlar zaten içlerinde bir şey bırakmıyorlar, pırıl pırıl yapana dek paylaşıyolar içindekileri. ama biz öyle miyiz. milyon tane şey düşünürüz de hiçbirini anlatmayız kimseye. e onlar içerde dura dura küf yapıyo biliyon mu. bir süre sonra ağır geliyo, pis kokmaya başlıyo falan. bu arada değinmeden geçmeyeceğim düzgün yazmaya çalışıyorum ama kimse de bana başlıyor geliyor gidiyor yazdıramaz yani ben öyle fiillerin sonundaki Rden nefret ederim. bence onun yeri orası değil de işte millet kullanıyoR. bak nasıl eğreti duruyo ya. sonunda o olmalı bence o fiiller o ile bitmeli. neyse neyse elbette bununla sürdürmeyeceğim bu yazıyı. sonuçta günlük bu. günümü anlatmalıyım. günüm fiziksel olarak fazla durgun geçmiş olsa da duygusal olarak baya aktif geçti. hormanlarım da tavan yapmış durumda zaten. o duygudan bu duyguya geçiş yapıp durdum gün boyunca. betül sevgilisine bi hediye hazırlıyo, 365 tane kağıda bişeyler yazıyo falan 1. yıl dönümleri ya. düşündüm dedim hayatta kılımı kıpırdatmam. sonra farkettim ki şimdiye kadar hiç kimseye kendimden ödün vermediğim için şuan yalnızım. kimseden de benim için ödün vermesini istemedim. aslına bakarsan çok da masrafsız kızmışım da neyse. bi de planları yazıyo kağıda, şuraya gidelim buraya gidelim diye. fikir istedi benden. düşündüm düşündüm ben kimlerle neler yaptım diye. hiç özel bir yere gitmemişim. hiç tam olarak özel biri olmamış ki aslında. yine bütün hayatımın ne kadar da asosyal geçtiğini farkettim ama bu sefer üzülmedim. çünkü son zamanlarda asosyalliğimle övünüyorum. çünkü benim gibi insan sevmeyen insanlar sosyal olmaya çalışmamalı. sonra herkes nefret dolu ve memnuniyetsiz geziyor. sokaklar suratsız insanları misafir etmek istemez bence. ben de o yüzden çok fazla dışarı çıkmıyorum. aslında asosyal sayılmam lan ben 7 kızla aynı odada kalıyorum nerem asosyal şuna bak. insanlara katlanamayan birinin yurtta kalması da inanılmaz dramatik değil mi ama. her bir hareketleri sinirime dokunuyor. yine bi şekilde şakayla dışarı vuruyorum neyseki yoksa heralde pof diye ortadan ikiye ayrılır kin saçardım her yere. yerlerden nefretimi kazırlardı. neyse ben işte gün içinde hayatıma giren erkekleri falan düşündüm. aslında hiç girmemişler onu farkettim. şöyle bi uğramışlar selam vermişler el kol yapmışlar yani demem o ki ortada üzülcek bişey yok. zaten kafamı nereye çevirsem sevgilisi olan biri. neyse aslında sinirleniyorum falan ama sevgilim olsun istemiyorum ya sevgili ne la. söylenişi bile sıkıcı. ya tamam birini seviyim ama sevgilim olmasın. yasak aşk olsun hatta ben öyle şeyleri seviyorum. kavuşunca bi anlamı kalmıyo ki çok sıkıcı. düşünsene  OHA ŞUAN BUNLARI YAZARKEN Bİ ANDA KURBAN-YALAN DOSTUM ÇALMAYA BAŞLADI. allahım bana bu aralar çok güzel işaretler gönderiyor gerçekten. geçen gün de kadıköyde bunalıma girmişim vapurda cem adrian dinliyorum denize acıklı bakışlar falan fırlatıyorum kafamı bi çevirdim yandaki geminin adı SABRET okkey dedim alllahım aldım ben mesajı. öyle işte daha aslında bi sürü mesaj gönderiyodur ama hayat gailesi içerisinde farkedemiyoruz. ben farkediyorum çok şanslıyım. YALAN DOSTUM AŞK DİYE BİŞEY YOK AŞK DEDİĞİN ÜÇ GÜNLÜK EĞLENCE BİLEMEDİN BEŞ GÜN SÜRSÜN KAPILIP DA SÜRÜNEN ÇOK ay bi de ben bu şarkıyı lisede falan dinlerdim. böyle artiz artiz söyleyip sonra üniversitede AMA BEN ÇOOK AŞIĞIIM AŞIĞIM SANA moduna nasıl geçiş yaptım onu merak ediyorum. işte insan ne oldum dememeli ne olacağım demeli. heh bi de bi konuya daha değinicem. şimdiye kadar sevgilisi olanlardan ya da eski sevgilisi olanlardan gözlemlediğim kadarıyla aşk acısı çekenler hep ilişkisinde taviz verenlerdi. e ben bakıyorum zerre taviz vermemişim ki kimsenin ağzını açmasına izin vermemişim ille benim hissettiklerim ille benim istediklerim BENİM OLACAKSIN O KADAR demişim resmen hahahahaha. e daha ben nereye aşk acısı çektiğimi zannediyorum onu anlamadım. ulan olmayan aşkın acısını çekiyorum bi de yaaa. aklıma sıçayım ben. hep boşluktan anam bunlar hep. bak mesela bugün yalın için aşk acısı çekiyorum. klibini indirdim izleyip izleyip AH ULAN diye iç geçiriyorum. neyse bakayım bugün neler düşündüm neler kurdum kafamda acaba. bi de ben düşünürken hızına yetişemiyorum biliyon mu. zekiyim demiş miydim. heh. şuan kendi kendime de nasıl eğleniyorum ya diyorum benim en iyi arkadaşım yine benim kimse inanmıyo. çok eğleniyoruz ya of bi kafamın içini görse millet nasıl geyikler dönüyo. ay bazen cidden korkuyorum bende şizofrenlik vardır diye ama yok ya yoktur yoktur ben bildiğin zekiyim ve sağlıklı bir türk genciyim.
satırlarıma son verirken kendi kendimin yanaklarını mıncır- ay yok ben mıncırılmaktan nefret ederim- elini sıkıp zekiliği için kendimi tebrik ediyorum gurur duyuyorum BRAVO - ALKIŞLAR- BRAVO HELAL OLSUN ÇOK GÜZEL BRAVO -ALKIŞLAR DEVAM EDER-

13 Ekim 2012 Cumartesi

notepadla sohbetler


kendimle o kadar iyi anlaşıyorum ki insanlara ihtiyaç duymuyorum artık
insanlara tahammül edemiyorum
varlıkları yaz ayında örtülen çok ağır bir yorgan gibi sanki
gereksiz ve rahatsız edici.
nasılsın demek gelmiyor içimden
o kadar umrumda değil ki
iyi olduklarını, kötü olduklarını, akşam nasıl da sinirlendiklerini, sabah nasıl da yorgun uyandıklarını duymak istemiyorum.
beni zerre ilgilendirmiyor.
dert ettikleri şeyler bana o kadar uzak ki
dinlerken kulaklarım kanıyor
yorum yaparken ağzımdan kanlar fışkırıyor
zoraki, gelişgüzel yorumlar yaptığımı bile anlayamayacak kadar salaklar
yorumlarıma değer verecek kadar gerizekalılar
bilmiyolar
hiçbir şey bilmiyorlar
o kadar saçma şeylere sevinip o kadar gereksiz şeylere üzülüyorlar ki
beni sinüzitim bile bu kadar yormamıştır.
yemin ederim sinüzitimin burnuma yaptığı baskıyı tercih ederim onların aşk dedikleri şeyleri anlatmalarına
kendi kendime yaptığım yorumlar kendi sorularıma verdiğim cevaplarım o kadar yetiyor ki bana
onların cevaplarına öylesine ihtiyacım yok ki
asosyal mi derler ne bok derler o da hiç umrumda değil açıkçası
çünkü insanların katlanılamaz varlıklar olduğu tescillenmiştir günümüzde
bi de kalkıp bana saçma salak tespit yapamazsınız.
neyse yine kendi kendime konuşup kendi kendime sinirlenip kendi kendime sakinleştiğime göre bunu yazıp bir de kalıcı olmasını sağladığıma göre
regl sancımın ve hormonlarımın verdiği hörül hörül ağlama duygusunu bastırmaya çalışırken birden bire açılan ahmet kaya şarkısıyla sümüklerimde boğulmaya gidiyorum.
hoşçakal.
kim hoşçakalacaksa artık
notepad mı.
tıh.