2 Ocak 2013 Çarşamba

Ben Tekim!

merhabaaaaaa aslında bir blogumun olduğunu tamamen unutmuştum ve yazmak aklımın ucundan bile geçmiyordu-ki yazmam gereken bir tez varken oturup blog yazmak da çok duyarlı bir davranış örneği sayılmaz.sonra okuldan arkadaşın biri eğer blog yazarı değilsen çok büyük hata yapıyorsun bence tarzında bir tavsiyede bulununca behehehey ben yılların blog yazarıyım oğlum sen kime tavsiye verdiğini zannediyorsun gibi bir tepki vermek yerine önce oturup evet benim bir blogum var ben neden artık yazmıyorum diye kendimle iç hesaplaşmalara girdim ve ellerim hemen damlalalay.blogspot.com'a gitti. yani şimdi kendi blogum diye söylemiyorum ama böyle ilk bakışta pek bi alımlı pek bi ciciş. giren çok güzel şeyler yazıyorum zanneder ama işte yıllardan beri söylüyorum yazmıyorum kusuyorum ben. neyse neyse işte. sonuçta bir şekilde tekrar blog yazma isteği doğdu içimde. tabii ki bu isteğin alevlenmesinde bitirme tezimin ve finallerimin tarihinin yaklaşmış olmasının hiçbir etkisi yok. hiç olur mu canım. şuan yalovadayım birkaç gün sonra yurda geri döneceğim. ve en çok merak ettiğim şey de odaya gelen yeni kız. twitterdan takip edenler bilir (kimse takip etmiyor özgüvenliymişim gibi gözüksün diye dedim) bizim odaya 1 ay önce sarışın aah pardon çakma sarışın bir kız gelmişti. ilk gördüğümde kıskançlığımdan kendimi yurdun balkonundan aşağı atarım diye çok korkmuştum. böyle uzun boylu, havalı bir kız. üstelik fransızca öğretmenliği okuyormuş. yani benim fransız sempatizanlığımı da düşünürsek kız bildiğin bana ceza olarak gönderilmiş. ŞAKIR ŞAKIR FRANSIZCA KONUŞUYOR YA. neyse kız gelir gelmez böyle bi afralar bi tafralar, uyurken oflamalar poflamalar. kapıyı sert kapatıyorsunuz, poşet sesi çıkarıyosunuz yok efendim dolaplarınızı sert kapatıyorsunuz falan filan virvirvir şikayet etmeye başladı. hatta benim üst komşumla(ranzanın üstü) baya bildiğin ağız dalaşına girdiler. ki benim üst komşum sessizliğin kraliçesidir. ben uyurken kız ne ara ranzanın üstüne çıktı zerre anlamıyorum. neyse efendime söyleyeyim bunlar kavga edince tabi diğer kızlar da bizim kız eski olduğu için onun tarafını tuttular ki haklıydılar. ben de sinir oldum ama gelin görün ki kız bana sinir olmadı. tam tersine kız beni kanka bellemesin mi! "ay sen kültürlüsündür bana film öner ay ben şu filmi şöyle anladım doğru anlamış mıyım" diye diye bi gönlümü fethetme çabalarına girişti. ama tabi ben yer miyim? yemem ama yemiş gibi görünürüm. öyle de pislik sinsi bir yapım var allah kahretsin. hem bizim kızlarla güle oynaya hem bu kıza canımoş cicimoş ben de az kaltak değilim he şimdi farkettim. neyse neyse ben de işte gıcık da olsam insanlara ters davranamıyorum canım (yalanıma kurban) sonra bir gün bu kız kendi fotoğraflarını gösteriyor bana. "ay bak sen perspektiften anlarsın nasıl çekebilmişler mi senceea" diye ağzını yayaa yaya. ben de "hihihi ivit gizil çikmişsn" diye yalan söylicem diye bel fıtığı olurken birden "AY BURDA BENİ AUDREY HEPBURN'A BENZETİYOLAAR" demesin mi!!! ben orda nasıl sinirlen, nasıl kanlar beynime fışkırsın. yani düşünün ki ben audrey hepburn'un köpeği olmuşum bildiğin aşığım kadına bu kalkmış o çakma sarışın o kazulet o koca kıçlı o yayvan ağızlı avam haline bakmadan neler söylüyo. "HIII İVİT" dedim döndüm yatağıma bir daha da kızın yüzüne ne baktım ne güldüm. pislik seni audrey hepburnmuş. kadın mezarında ters döndü be hayvan seni. sonra geçen gün baktım bu yastığını yorganını topladı bi yere götürdü. dedim kız sen napıyosun. dedi yeni odama taşınıyorum. o an allah seni inandırsın (iyice sokak diline bağladım kız) mimiklerimden YUPPİ YOHARAA dediğim anlaşılmasın diye oldum mu sana ajda pekkan. gerim gerim gerildi yüzüm gülmemeyim diye. AA GİDİYOMUSUN TÜH dediğimi hatırlıyorum sonra zaten içimde davullar zurnalar kolbastılar çalındı söylendi (içim de varoşmuş benim ııııy beee)işte gel gelelim odanın prensesi hala benim ben her şeyden daha iyiyim bana hiç kimse yardım edemezzz tekim...ben tekim!