16 Aralık 2015 Çarşamba

Merhabaaaaaaaaaaaaaaa,
ben ayda bir buraya gelip artık düzenli olarak yazı yazıcam diyip gidiyorum ve tabii ki düzenli olarak yazmıyorum. Resmen vaatler verip terk eden sevgili gibiyim. Eskiden bu blogumu takip eden arkadaşlarım ara ara bana artık neden yazmıyorsun diye soruyolar. Onlara da diyorum, o zamanlar tabiiki gençliğin ve üniversitenin de etkisiyle hayatım daha hareketli geçiyordu. 18 yaşındaki üniversiteli bir kızın anlatacağı çok fazla şey olur yani takdir edersiniz ki. E şimdilerde 25 yaşında bir kadınım ve hayatımda o kadar çok değişiklik ya da olay olmuyor. Çok sık ruh hali değişikliği de yaşamıyorum tabi eskisi gibi. Yaşlandım azizim. Yanaklara mendil olan bloguma neyden bahsedeyim bilemiyorum yani artık. İşte Üsküdar'a taşınalı neredeyse 1 yıl oldu. Metin yazarlığı yapalı neredeyse 2 yıl oldu. Onun  dışında sözdür, nişandır efendime söyliyeyim evlenme teklifidir falan böyle anlatılcak olaylar da yaşamıyorum. He tabi bunu yakınmak için söylemiyorum tabi. Öyle bir isteğim de yok. Evet, düşüncelerimde değişim demeyelim de sağlamlaşma var gibi. Yani daha önceden emin olmadığım konular hakkında şimdi çok daha emin konuşabiliyorum. Mesela evlilik de bu konulardan biri. Hiçbir şekilde evliliği düşünmüyorum. Birliktelikler yaşanır, yaşanmaz, gelir, geçer. Şimdilik kimseyi kalıcı olarak hayatıma alma taraftarı değilim. Ama tabiii ki hayatımızın ne yönde gideceğine karar verirken çok fazla söz sahibi de olamıyoruz. Gelecek planları tıkır tıkır işleyen varsa da helal olsun. Ben şöyle yapıcam, şu şu olucak ve hayatım şu şekilde ilerleyecek diye yaptığım planların hepsini çöpe atmış durumdayım. Çünkü hayat öyle bir şey değil. Bir anda hiç beklemediğin bir noktaya sürükleyebiliyor insanı. Ay neyse çok ciddi konulara girdim, bu blogu okuyan biliyodur ben geyik bir insanım. Gelemiyorum ayol öyle kasıntı ciddi konulara. Kısaca evlenmiyom işte. Hadi hepinizi öpüyorum.

8 Eylül 2015 Salı

Merhaba benim ıssız blogum,
metin yazarlığına başladığımdan beri gün içerisinde o kadar çok yazı yazmam gerekiyor ki tutup blog yazısı yazmaya mecalim kalmıyor. ama dün öyle otururken buraya giresim geldi. ya dedim neden dedim ben dedim buraya dedim yazı yazmıyorum dedim. sonra yapılacaklar listesine her gün buraya bir yazı eklenecek diye not iliştirdim. yazmayı seviyorum evet bunu iş olarak yapmayı da çok seviyorum ama kendi kafama göre sallamasyon ciddiyetsiz yazmayı da özlüyorum yani. hayatında neler oluyor dersen, ki bence deme çünkü bu sorunun bir cevabı yok. yani metin yazarlığını meslek olarak bellemiş olmaktan başka kayda değer bir gelişme yok. hayatıma girip çıkan birileri oluyor elbette ama sorun zaten çıkıyor olmaları. ne zamanki biri çıkmamaya ya da ben onu çıkarmamaya karar veririm o zaman soluğu burda alıp sana ayrıntılı ayrıntılı anlatırım sevgili blog. freelance çalışıyorum ve vaktimin büyük bir kısmı- tamam tamam vaktimin tamamı evde geçiyor. bundan kesinlikle ama kesinlikle şikayetçi değilim. bunu duyan herkes sürekli vik vik vik sıkılmıyo musun şöyle böyle diye tavsiye vermeye kalkıyolar da ben her zaman evcil biriydim ve her zaman da evcil biri olmaya devam edicem. yani ben böyle güzel güzel otururken kalkıp sen tavsiye verdin diye "aaa doğru söylüyor hadi hayatımı tamamen değiştireyim" demem heralde. salak mısınız. zaten insanlar üstüne vafize olmayan şeylere yorum yapmamayı bir öğrenebilseler ne güzel olucak. geçenlerde benimle yaşıt olan kuzenim evlendi. ve tabiiki tüm oklar benim üzerime çevrildi. ne zaman evleniceksin sorularından içime fenalık geldi. her yer ruh hastası kaynıyor ya ben gidip birine asla ne zaman evleniceksin demem çünkü hayatında neler olup bittiğini bilmiyorumdur. sen ne biliyosun benim sevgilim var mı, istiyor muyum, öyle bir planım var mı. bilemezsin. ay neyse bak yine sakin sakin başladığım yazının sonunda sinirlenmeye başladım. kendi kendimi sinirlendirdim resmen. neyse sevgili canım blogum bundan sonra buralardayım. ayağınızı denk alın.

24 Mart 2015 Salı

Benim yalnız blogum

evet. merhaba benim yalnız blogum. yazıyı böyle açmak istedim çünkü seni bir kenarda unuttuğum için sık sık kendime sinirleniyordum. bugün yepyeni bir görünüş kazandın. çok tatlısın maşallah. beni sorarsan hayatımın en kötü zamanlarını geçiriyorum diyebilirim. son üç yıldır düşüşe geçmişti ha düzeldi ha düzelicek derken daha da düşmeye devam etti. her zaman güçlü bir insan oldum. ya da öyle olduğuma inandım. hiçbir zaman antidepresanlara ihtiyacım kalmaz diyodum. bi mezdeke açar havamı bulurum. ama yok. olmayınca olmuyomuş. öyle hayata artizlenip sen mi büyüksün ben mi diye havalara gitmemek gerekiyomuş. tokat yedim çünkü. gerçekten tokatın acısını da yanağımda hissettim. ama olsun diyorum. OLSUN. tabi ben demiyorum lustral söyletiyo da olabilir. antidepresanın 25. günündeyim. şuan hala kafama taktığım çok şey var ama delirip duvara kafa atma isteğim yok. tuhaf bir sakinlik içindeyim. çünkü delirmenin de bir faydası olmadığını gördüm. bakalım yine de bir şekilde umudum var. ben de düzlüğe çıkarım elbet. düşününce ne buhranlar atlattım. sen şahitsin blog. neyse sana geri döndüğümü haber vermek için geldim. belki eskiden olduğu gibi yine sana yazmak ruhuma iyi gelir.