tag:blogger.com,1999:blog-19262736463016675382024-03-13T04:54:37.661-07:00yorgunelladamlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.comBlogger239125tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-84965608664554972232018-06-06T11:55:00.000-07:002018-06-06T11:55:06.214-07:00Damlalalay Geri Mi Dönüyor?Bir süredir yazılıp çiziliyor. konuyla ilgili konuşuluyor. bana da her gün soruyorlar doğru mu değil mi? değil desem de inanmıyorlar. yok öyle bir şey desem de inanmıyorlar. demek ki hissediyolar. belki de haklılar. evet. doğru. bloga geri dönüyorum. hahaha üşenmeden bunu yazdığıma inanamıyorum. son zamanlarda sık sık buraya yazmayı düşünüyordum. bugün artık eyleme geçme zamanı. uzun zamandır twitter'da yazdığım için köreldim sanırım. bir de biliyorsun ki metin yazarlığı yapıyorum. ömrüm yazmakla geçiyor yani. böyle olunca insanın oturup bir de hayatı hakkında yazası gelmiyor. ama nedense bu ara pek bir hevesliyim. bakalım ne kadar devam ettiricem.<br />
<br />
yıllardan beri tuttuğum blog bir sürü yazı içeriyor. eminim yazdığım için utanacağım bir sürü yazım vardır. 17 yaşlarında başlamıştım bu bloga. doğal olarak saçmalamış olma ihtimalim bir hayli yüksek.<br />
<br />
neyse geçmişten bahsetmeyelim bence artık. zira 28 yaşımda öğrendiğim bir şey varsa o da daima ileri bakmaktır. bak bak artiz artiz konuşmaya başladım bile.<br />
<br />
bun söylediğime inanamayacaksın canım blogum ama yalovaya kesin dönüş yaptım. yaklaşık 10 yıldır istanbul'da yaşıyordum. istanbul bir aşktı benim için. beyazıttan, beşiktaşa, maltepeden üsküdara bir sürü yerinde yaşadım, ev değiştirdim, okul değiştirdim, arkadaş değiştirdim. çok güzel yıllardı ama yıprattı da. artık istanbul'un benim için eskisi gibi bir öneminin kalmadığını hissettim. zaten aile ile birlikte olmak benim için her zaman önemliydi. sık sık gidip geliyordum. baktım ki yalovada çok daha fazla vakit geçirmeye başladım. en iyisi artık istanbul'dan vazgeçmek dedim ve kalktım geldim. vazgeçmek benim en iyi yaptığım şey zaten. drama bağlamayalım zira aşırı mutlu ve keyifliyim. her ne kadar yalovayı pek sevmesem de ve sevmediğim sayısız insan da yalovada olsa da ailemin yanında olmaktan çok mutluyum.<br />
<br />
gelelim aşk hayatıma. aşk kim ya bayılıyosunuz salak salak yutubırları ünlü yapmaya hahahah. aşk hayatım yok ya. hem de uzun zamandır. yani aşk var da hayat yok. hahaha tamam tamam geyik yapmayacağım flörtler hoşlantılar oluyor tabii ki ama kimseyle ciddi ciddi ilişkiye başlayamıyorum ben. çağımızın vebası bu da heralde. ıssız kadın/adam tripleri hahaha.<br />
<br />
neyse neyse bu sadece bir giriş yazısıydı. bundan sonra her hafta yazmaya çalışacağım. beni okuyun olur mu?damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-11882041621379631322015-12-16T08:09:00.002-08:002015-12-16T08:09:50.263-08:00Merhabaaaaaaaaaaaaaaa,<br />
ben ayda bir buraya gelip artık düzenli olarak yazı yazıcam diyip gidiyorum ve tabii ki düzenli olarak yazmıyorum. Resmen vaatler verip terk eden sevgili gibiyim. Eskiden bu blogumu takip eden arkadaşlarım ara ara bana artık neden yazmıyorsun diye soruyolar. Onlara da diyorum, o zamanlar tabiiki gençliğin ve üniversitenin de etkisiyle hayatım daha hareketli geçiyordu. 18 yaşındaki üniversiteli bir kızın anlatacağı çok fazla şey olur yani takdir edersiniz ki. E şimdilerde 25 yaşında bir kadınım ve hayatımda o kadar çok değişiklik ya da olay olmuyor. Çok sık ruh hali değişikliği de yaşamıyorum tabi eskisi gibi. Yaşlandım azizim. Yanaklara mendil olan bloguma neyden bahsedeyim bilemiyorum yani artık. İşte Üsküdar'a taşınalı neredeyse 1 yıl oldu. Metin yazarlığı yapalı neredeyse 2 yıl oldu. Onun dışında sözdür, nişandır efendime söyliyeyim evlenme teklifidir falan böyle anlatılcak olaylar da yaşamıyorum. He tabi bunu yakınmak için söylemiyorum tabi. Öyle bir isteğim de yok. Evet, düşüncelerimde değişim demeyelim de sağlamlaşma var gibi. Yani daha önceden emin olmadığım konular hakkında şimdi çok daha emin konuşabiliyorum. Mesela evlilik de bu konulardan biri. Hiçbir şekilde evliliği düşünmüyorum. Birliktelikler yaşanır, yaşanmaz, gelir, geçer. Şimdilik kimseyi kalıcı olarak hayatıma alma taraftarı değilim. Ama tabiii ki hayatımızın ne yönde gideceğine karar verirken çok fazla söz sahibi de olamıyoruz. Gelecek planları tıkır tıkır işleyen varsa da helal olsun. Ben şöyle yapıcam, şu şu olucak ve hayatım şu şekilde ilerleyecek diye yaptığım planların hepsini çöpe atmış durumdayım. Çünkü hayat öyle bir şey değil. Bir anda hiç beklemediğin bir noktaya sürükleyebiliyor insanı. Ay neyse çok ciddi konulara girdim, bu blogu okuyan biliyodur ben geyik bir insanım. Gelemiyorum ayol öyle kasıntı ciddi konulara. Kısaca evlenmiyom işte. Hadi hepinizi öpüyorum.damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-29270452214474074452015-09-08T03:58:00.000-07:002015-09-08T03:58:04.899-07:00<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Merhaba benim ıssız blogum,</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">metin yazarlığına başladığımdan beri gün içerisinde o kadar çok yazı yazmam gerekiyor ki tutup blog yazısı yazmaya mecalim kalmıyor. ama dün öyle otururken buraya giresim geldi. ya dedim neden dedim ben dedim buraya dedim yazı yazmıyorum dedim. sonra yapılacaklar listesine her gün buraya bir yazı eklenecek diye not iliştirdim. yazmayı seviyorum evet bunu iş olarak yapmayı da çok seviyorum ama kendi kafama göre sallamasyon ciddiyetsiz yazmayı da özlüyorum yani. hayatında neler oluyor dersen, ki bence deme çünkü bu sorunun bir cevabı yok. yani metin yazarlığını meslek olarak bellemiş olmaktan başka kayda değer bir gelişme yok. hayatıma girip çıkan birileri oluyor elbette ama sorun zaten çıkıyor olmaları. ne zamanki biri çıkmamaya ya da ben onu çıkarmamaya karar veririm o zaman soluğu burda alıp sana ayrıntılı ayrıntılı anlatırım sevgili blog. freelance çalışıyorum ve vaktimin büyük bir kısmı- tamam tamam vaktimin tamamı evde geçiyor. bundan kesinlikle ama kesinlikle şikayetçi değilim. bunu duyan herkes sürekli vik vik vik sıkılmıyo musun şöyle böyle diye tavsiye vermeye kalkıyolar da ben her zaman evcil biriydim ve her zaman da evcil biri olmaya devam edicem. yani ben böyle güzel güzel otururken kalkıp sen tavsiye verdin diye "aaa doğru söylüyor hadi hayatımı tamamen değiştireyim" demem heralde. salak mısınız. zaten insanlar üstüne vafize olmayan şeylere yorum yapmamayı bir öğrenebilseler ne güzel olucak. geçenlerde benimle yaşıt olan kuzenim evlendi. ve tabiiki tüm oklar benim üzerime çevrildi. ne zaman evleniceksin sorularından içime fenalık geldi. her yer ruh hastası kaynıyor ya ben gidip birine asla ne zaman evleniceksin demem çünkü hayatında neler olup bittiğini bilmiyorumdur. sen ne biliyosun benim sevgilim var mı, istiyor muyum, öyle bir planım var mı. bilemezsin. ay neyse bak yine sakin sakin başladığım yazının sonunda sinirlenmeye başladım. kendi kendimi sinirlendirdim resmen. neyse sevgili canım blogum bundan sonra buralardayım. ayağınızı denk alın.</span>damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-46038241347296273052015-03-24T15:00:00.002-07:002015-03-24T15:00:17.624-07:00Benim yalnız blogumevet. merhaba benim yalnız blogum. yazıyı böyle açmak istedim çünkü seni bir kenarda unuttuğum için sık sık kendime sinirleniyordum. bugün yepyeni bir görünüş kazandın. çok tatlısın maşallah. beni sorarsan hayatımın en kötü zamanlarını geçiriyorum diyebilirim. son üç yıldır düşüşe geçmişti ha düzeldi ha düzelicek derken daha da düşmeye devam etti. her zaman güçlü bir insan oldum. ya da öyle olduğuma inandım. hiçbir zaman antidepresanlara ihtiyacım kalmaz diyodum. bi mezdeke açar havamı bulurum. ama yok. olmayınca olmuyomuş. öyle hayata artizlenip sen mi büyüksün ben mi diye havalara gitmemek gerekiyomuş. tokat yedim çünkü. gerçekten tokatın acısını da yanağımda hissettim. ama olsun diyorum. OLSUN. tabi ben demiyorum lustral söyletiyo da olabilir. antidepresanın 25. günündeyim. şuan hala kafama taktığım çok şey var ama delirip duvara kafa atma isteğim yok. tuhaf bir sakinlik içindeyim. çünkü delirmenin de bir faydası olmadığını gördüm. bakalım yine de bir şekilde umudum var. ben de düzlüğe çıkarım elbet. düşününce ne buhranlar atlattım. sen şahitsin blog. neyse sana geri döndüğümü haber vermek için geldim. belki eskiden olduğu gibi yine sana yazmak ruhuma iyi gelir.damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-39763213479062869272014-04-08T13:48:00.002-07:002014-04-08T13:48:56.708-07:00Merhabaaaaa.<br />
buraya en son temmuzda yazmışım. sık sık yazmayı düşündüm ama bu blogdaki kişi olmaktan bir adım bile uzağa gidemediğim gerçeğiyle yüzleşmekten çok korkuyodum.<br />
gerçekten hala aynı kişiyim. takıntılı, melankolik. ama bir dakika. tam da öyle değil aslında. bütün burdaki ruh halimi 10'la çarparsam daha iyi anlatmış olurum.<br />
öncelikle gerçek bir ruh hastalığa yakalandığımı söylemek isterim. normalde sarhoş olup da sarhoşluğunu kabul etmeyenler gibi psikolojik sorunlu olanlar da bunu asla kabul etmezler. ama ben o kadar uzun süredir rahatsızım ki kabullenmeye başladım sanırım. ruh hastalığım mezun olduktan sonra ağırlaşmaya başladı. mezun oldum. arka arkaya iş değiştirdim ve hiçbirinde uzun süre kalamadım. ve yaklaşık iki aydır işsizim.<br />
hayatım boyunca yaşamak istediğim bir semtte yaşıyorum aslında ama kapının önüne çıkacak kadar bile takatim yok. bırak kapının önüne çıkmayı salonda bile oturamıyorum.<br />
4 tane ev arkadaşım var ama ruh sağlığım insanlarla içiçe olmama müsaade etmiyor. hava almak için dışarı çıktığım zaman koştura koştura eve geri dönüyorum. çünkü sudan çıkmış balık gibi nefessiz kalıyorum. insanlar. bu ruh hastalığı beni insan düşmanı yaptı. keşke diyorum keşke şehirde tek başına kalmış bir insan olsam. bak mesela bunları yazarken ev arkadaşım yanıma gelip "adliyede daktilo sınavı varmış, git ona gir yaz kızım olursun" dedi. dudaklarım güldü iç sesim gerizekalı diye haykırdı. bugün bir diğer ev arkadaşım da "ya nasıl dışarı çıkmadan duruyosun, duvarlar üstüne üstüne gelmiyor mu?" dedi. hayır dedim duvarlar olduğu gibi durup kimsenin işine karışmadıkları için seviyorum onları zaten. bilmiyorum. gelecekten umutsuzum artık. umut kelimesi bile anlamını yitirdi. bugün bi haber okudum kıvanç tatlıtuğ hiçbir şeyin onu mutlu etmediğini, tükenmişlik sendromuna tutulduğunu söylemiş. acaba ben de mi tükendim. beni hiçbir şey memnun etmiyor bu ara. heves desen zerresi yok. sanki mecburiyetten yaşıyor gibiyim. hatta gibisi fazla.<br />
buraya eskiden beri hep ruh sağlığımla ilgili şeyler yazdım. seneler sonra gelip çok iyi durumda olduğumu yazmak isterdim aslında ama hiçbir şey plana uygun ilerlemedi. ruh hastalığımı 10'la çarptım. umutsuz vaka oldum.damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-56567287901124859072013-07-29T13:10:00.002-07:002013-07-29T13:10:57.770-07:00İYİLEŞİYORUMMERHABAAAAAAAAAAAAAAAAAAA<br />
seni çok özledim blog. sana düzenli olarak yazmayı çok özledim. hayatımda üst üste değişiklikler oldu ama hiçbirini buraya yazamadım. çünkü yeni evime internet bağlatamadım! öylesine tembel ev arkadaşlarım var ki ben el atmadığım sürece kıllarını kıpırdatmıyorlar. ben de inat ettim internet olayını ben halletmeyeceğim diye. bakalım kim kazanacak. şuan nereden yazıyor olduğuma gelince; yalovadayım. hem de iş günü iş günü. işe gireli bir ay olmuştu, evime işime alışmıştım. hatta erken kalkmaya bile! sonra bir pazartesi günü karnım felaket ağrımaya başladı. ben de pazar günü duş aldıktan sonra çocuğun biriyle iskelede yerde sele serpe oturduğum için midemi üşüttüğümü düşündüm. ama mide ağrısından ölüyordum. pazartesi gecesi gram uyuyamadım yatakta mevlana gibi dönmekten. dolayısıyla salı günü işe de gidemedim. işe gitmeyi bırak yataktan bile çıkamıyordum. iki büklüm şekilde yatağımda hörül hörül ağlıyordum. midemi üşüttüm diye sıcak su torbasıyla akraba oldum, içmediğim sıvı kalmadı. ev arkadaşıma çorba yaptırttım.kıvrandım, dört döndüm geçmedi. en son annemi arayıp zırlamaya başladım. ANNE BEN DAYANAMAYOROOM diye. aslında ağlamayacaktım, sonuçta annem yanımda değil endişelenir falan. bunu düşünemeyecek kadar hayvan değilim. ama acıdan sesim titriyor olsa gerek annem damla ağlıyor musun dediği an hörüldemeye başladım. annem kalk git doktora dedikten sonra yatakta kıvranıyorken ışık hızıyla haberi alan babam arayıp azarı çekti. salak mısaann niye boşuna kıvranıyosoon hastaneye gitsenee şakaya gelmeez diye. neyse ikna oldum ama ne hastanesi. hastaneye gidecek güç bende yok ki. neyse sonra evin ordaki sağlık ocağını akıl ettim. evde de kimse yok, kendimi yerden sürükleye sürükleye gittim sağlık ocağına. ordaki doktor elini karnıma soktu soktu sonra "sana mide ilacı yazıyorum, ağrın devam ederse gece bile olsa acile git" dedi. yaaaani çok yardımcı oldun kıçımın doktoru diyemediğim için hala üzülüyorum. neyse gittim aldım ilaçları içtim hemen. şurup murup. bir saat geçti üç saat geçti bende hiç değişiklik yok dedim bari gideyim sıcak sıcak duş alayım belki geçer. zekaya bak. duş aldım. sonra kendime yine sıcak su torbası hazırladım. koydum karnımın üstüne. yok ağrıda hafiflemeyi bırak iyice azdı kudurdu. iyice yerleri tırmalamaya başladım ağrıdan. sonra annem telefonda dedi ki "damla elini sağ karnına bastır aniden çek ağrıyorsa apandisit olabilir" denedim. cidden felaket ağrıyo ama anneme de diyemiyorum. yok anne yeeaa değildir bence diyorum ama nasıl götüm atıyo korkudan. sonra annem şüphelenmiş olcak ki bak "patlarsa zehirlenirsin" cümlesini kurdu. tabi benim kafada senaryolar başladı. çok gencim yeni mezun oldum tanrıaam diye. ağlaya ağlaya gittim kızların yanına bana ambulans çağırın duramıyom dedim. neyse çağırdık. geç de geldi körolasıcalar. ağlaya ağlaya bindim. sonra acildeki doktor tarafından bir güzel azar yedim. niye bi karın ağrısı için ambulans çağırıyomuşum. PARAM YOK VE ŞİŞLİ ETFALE KADAR YÜRÜYEMEZDİM SENİ KAHROLASI AŞAĞILIK PİSLİK diyemediğim için hala üzülüyorum. neyse sonra birtakım doktorlar ellerini karnıma soktular. sonra ultrasona girdim. oradaki hain doktor da ultrason aletini karnıma soktu allah soktu. çığlık çığlığa bir muayene.<br />
<br />
ay tam hararetle yazarken bi dondurma arası veriyim dedim akıl makıl uçtu hikayeyi anlatçak kelime kalmadı ya. neyse işte sonra serum merum verdi bunlar doktor geldi dedi ki apandisitin patlamak üzere, ameliyatla almalıyız. tabi ben korkudan üçbuçuk atıyorum. yooook dedim ben yalovada gitmek istiyorum orda olmak istiyorum dedim. bu sırada da eniştemin kardeşi yanımda beni ikna etmeye çalışıyo bak bu saatte otobüs yoktur sabahı bekleyemezsin gidemeyiz diye. ben diyorum yok sabah ilk vapurla giderim falan neyse babam arayıp dedi ki hastaneye yatışını yapsınlar biz yola çıktık geliyoruz. saat 3. ben az da olsa rahatlamışım annemler geliyo diye. dedim ki annemler gelmeden ben ameliyata girmem. zaten serumu da yeni takmışlar. dedim heralde saat beşte falan girerim hesap ediyorum annemler de gelmiş olurlar falan diye. sonra doktor geldi elinde önlük. soyunuyosun bunu giyiyosun ojelerini de çıkar dedi. bende hala jeton düşmedi zannediyorum ki hazırlığa erkenden başladı. ne de pimpirikli doktor ayol diyorum kendi kendime. sonra akıl edip sordum ne zaman gircem ameliya dedim. ŞİMDİ dedi. allaaaaahh ben ağlasam mı yatağı mı tırmalasam serumu kolumdan söküp koştur koştur eve mi gitsem diye düşünürken ev arkadaşım soymaya başladı bile beni. ay bi de ameliyat önlüğünün arkası açık. yani giydiğin zaman göt komple ortada. sinirim bozuldu dedim ben donumu çıkarmam. doktor dedi ki tamam o kalsın. rahatladım mahatladım ama ameliyatta olacaklardan haberim yok tabi. neyse bindim sedyeye götürdüler kuzu kuzu. anam yok babam yok hayatımda ilk defa ameliyat olcam ama bi şok hali geldi öyle boş boş bakıyorum etrafa. neyse sonra anestezi uzmanı geldi HADİ İYİ GECELEEER dedi bastı narkozu sonra ben leyla tabi. ameliyattan sonra uyandığımda farkettiğim ilk şey DONUM YOK DONUMU ÇIKARMIŞ ŞEREFSİZLER oldu. sonra üşüdüm üstümü örtün dedim. annem babam da yanımda tabi. sonra BEN YAN DÖNMEK İSTİYORUM YAN DÖNEMİYOMUYUM diye haykırmışım baya bi süre. ama annem gayet bilinçliydin narkozdan çabuk çıktın dedi.<br />
işte şimdi de dikişli bir vaziyette evde yatmaktayım. gönlümce uyuyamıyorum sağa sola dönemiyorum çünkü sırt üstü yatmaktan sırtım çürüdü. öksürüğümü hapşırığımı tutmak zorundayım VE EN KORKUNCU kahkaha atamıyorum. her kahkaha atışımda neşter sokuyolar gibi acıyo. AMA İYİLEŞİYORUM YA İYİLEŞİYORUM.kehkehkehdamlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-35704331473206165642013-05-24T05:15:00.000-07:002013-05-24T05:19:36.654-07:0015 ekim 2012'de yazmışım<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Verdana; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-fareast-font-family: Verdana;">selam<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Verdana; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-fareast-font-family: Verdana;">nasılsın biyaaaaaççç. sen bakma böyle neşeli girdiğime. aslında aşırı
melankoliğim de breaking bad izledim o yüzden ağzıma takıldı. yine neye
melankoli yaptın diceksin ama bende yeni bişey yok hacı. dün ne güzel her şeyi
kafamda oturtmuş her şeyi biyere bağlamayı başarmıştım ama işte benim kafam da
dolabım gibi. topluyorum ertesi günü eski haline dönüyor işte. bunun mantıklı
bir açıklaması yok. bugün oje sürerken kulaklık takmıştım müzik dinleyerek yapayım da
canım sıkılmasın diye. birden bire sen allahın işine bak cem adrian çalmaya
başladı. hem de "bana ne yaptın". ya ben bu şarkıyı her dinlediğimde ama her
dinlediğimde kafayı yiyorum. içimde bir yerlere çok fena dokunuyo. her kelimesi
her noktası her virgülü beni anlatıyo gibi sanki. yani bilmiyorum ya. kötü
oldu. hiç iyi olmadı yani. bakar mısın 3 yıl oldu ya 3 yıl. içimde çok fazla
kelime var bu zamana kadar çok fazla kelime cümle çıkardım ortaya ama yok
biriktikçe birikiyo bitiremiyorum ki. yerine ulaşıp ulaşmadığından emin değilim
çünkü. bi ulaşsa bi bilsemki duyuluyorum. o zaman rahatlamaya başlıcam ama yok.
boşuna konuşuyomuşum gibi. yani şimdi yazmaya kalksam geceler yetmez. öyle
acayip şeyler. çok üzülmüşüm ya hala üzülüyorum yani. hala üzülebilir mi insan.
hala. hala. Bilmemkaç ay sonra hala. adı hala geçebilir mi bi insanın
anlamıyorum. ortada bir şey de yok. yok öyle biri yok resmen. benim bildiğim
tanıdığım insanla o aynı kişi değilmiş ki. ben şimdi olmayan birine nasıl
ulaşıcam. nasıl duyurcam sesimi. bilmiyorum ya. kafamda öyle bi yere koymuşum
ki yerini değiştiremiyorum boyum yetmiyor. boyu yeten biri de çıkıp gelmiyo ki.
alsın kaldırsın onu ordan. öyle duruyo orda isterse 13 yıl geçsin yine durucak
orda biliyorum. ne sebepler buldum, ne çözümler ürettim, ne sorular cevapladım
bi bilsen. kaç kere çözdüm ben bu problemi. ama her arkamı döndüğümde bi
şekilde yine silindi cevaplar. hiç çözmemişim gibi bakakalıyorum her seferinde.
nasıl yapıcam nasıl çözülcek bu diye buhranlar geçiyorum her her seferinde.
yine çözülücek biliyorum. yarın uyandığımda pırıl pırıl olucam. ehhh yemişim
martısını dicem biliyorum. adım gibi biliyorum. ama gece yine uyurken ah ulan
dicem yine iç çekicem onu da biliyorum. internete girdiğimde yine aratıcam
ismini biliyorum. geçen de profilinde bi video açtım. arkadan sesi geliyo. o kısık fısıldar gibi konuşması................. duyduğum
an. yani o hissi nasıl anlatırım bilmiyorum. iyi bir anlatıcı değilim ki
romancı değilim ki o hissi nasıl anlatıyım. böyle mesela dondurma alırsın mutlu
olursun ya deli gibi mutlu tam o anda lap yere düşer dondurman. yıkılırsın
mutluluğun yere düştü çünkü. biraz önce elindeydi. öyle bi duygu. mutlu oldum
sesini duyduğuma o kadar çok olmuş ki duymayalı çünkü. bi keresinde 1buçukyıl
oluyo sanırım. otobüse binmiştim. az kişi vardı otobüste. bu da binmişti
yanında bi arkadaşı vardı arkamda oturuyodu. çantamdan kulaklığımı çıkardım.
çıkarırken de göz ucuyla baktım şöyle tabi. sonra tam şarkı açıcam. konuşmaya
başladı. basamadım tuşa. kulaklık kulağımda öyle kaldım. sanki onun sesi
kulaklığımdan geliyo gibiydi. öyle salak bi gülümsemeyle dinledim sesini. inene
dek dinledim. ya bilmiyorum yine bunları hatırladığım için kendime kızmalı
mıyım bilmiyorum. ama yeterince kızdım kendime ders almıyorum ki. bak sırf onu
düşünmiyim de kendimi başkalarını düşünmeye sevk ettim. bi ara başardım hatta.
zerre aklıma gelmiyodu. ama diğerine şarkılar uymuyodu ki. ah şu şarkıların da
ağzına sıçayım. hepsi mi uyar hepsi mi onu anlatır hepsi mi beni anlatır ya. of
ne biliyim. bazen geri dönmesini çok istiyorum çok istiyorum bi kere göreyim
istiyorum. bazen de yok diyorum tekrar tekrar acımasın tekrar tekrar kanamasın
diyorum. bilmiyorum ki. bak şu yazıda kimbilir kaç kere bilmiyorum dedim. bilmiyorum
çünkü hiçbir şey bilmiyorum. noldu ne bitti her şey ne ara oldu ne ara 3 yıl
geçti. biz ne ara tanıştık ne ara bu kadar yabancılaştık bilmiyorum. sanki hala
o uzaktan kestiğim tatlı çocukmuş gibi geliyo bazen. hiç tanışmamışız da ben
öyle uzaktan iç geçiriyomuşum gibi. hiç unutmuyorum bi keresinde hazırlıktayken
bahçede oturmuş müzik dinliyodum. sonra bu geldi çimlere oturdu. bağdaş kurdu.
kitabını çıkardı okumaya başladı. öyle seyrettim onu. hatta fotoğrafını çektim
hala durur o fotoğraf. yani sanırım silmemişsem. sonra kalktı giderken bana el
salladı gülümsedi. allahım dedim ya allahım dünya ne kadar güzel bi yer. hayat
ne kadar mükemmel böyle dedim. gökyüzüne umutlu umutlu baktım salak salak
güldüm bütün gün. ama an denen şey o kadar kısa ki. mesela ben o anda zaman
dursun isterdim dursun herkes sussun o anda yaşayayım sonsuza kadar. tekrar
tekrar baştan baştan. daha o kadar çok anı var ki takılıp kalmak istediğim.
şuan dinlediğim şarkının sözlerini yazmak istiyorum. İYİYİM DİYORUM SORAN
OLURSA KİMSELER BİLMESİN EVİMDE AĞLADIĞIMI ARKANDAN HERGÜN KALKTIM YATAKTAN BİR
DUAYLA BU DEFA DURUCAM SAPASAĞLAM AYAKTA HAVA AÇIK VE HER ŞEY NORMAL <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Verdana; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-fareast-font-family: Verdana;">neyse işte. öyle. vaziyet böyle. şuan son vermezsem daha bisürü şey
yazıcam bak sümüklerim akmaya başladı valla çekemem. o yüzden yeter.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Verdana; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-fareast-font-family: Verdana;">hadi gittim.</span><o:p></o:p></div>
damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-29786028252928639962013-05-02T10:14:00.001-07:002013-05-02T10:14:31.374-07:00mamını mamını maykrofon şov<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-n8_7c1L-5CU/UYKcUpakIfI/AAAAAAAABDE/K_zGlZhTgIw/s1600/551486_536318146419530_779435288_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="190" src="http://1.bp.blogspot.com/-n8_7c1L-5CU/UYKcUpakIfI/AAAAAAAABDE/K_zGlZhTgIw/s320/551486_536318146419530_779435288_n.jpg" width="320" /></a></div>
merhabaaaa bugün iç dünyam oldukça hareketli, bedenim oldukça yorgun, beynim oldukça solgun bir biçimde alese çalışıyorum. ruh halim de oldukça bebito bugün!<br />
hatta dün odada kızlarla kutu kutu pense oynadık. ve bu söyledim şeyde gerçekten ciddiyim. bazen enerjiyi nereye harcayacağını şaşırıyor insan. bir gün içinde dondurma baklava helva yerse olacağı o.<br />
neyse aslında benim yazma amacım ne ales ne de ruh durumum. imkanlar imkansız, faydalar faydasız durumumdan bahsetmek istiyorum.<br />
bu sene mezun oluyorum! tabi bunun gerçekleşebilmesi için öncelikle bir mezuniyet projesi vermem gerekiyor. ilk dönem tez yazdım ve AA aldım ancak bu dönem kısa film çekmek zorundayım. aslında bu durumu gözümde çok büyütmüyordum çünkü yani yapamayacağım şey değil gözüyle bakıyordum. senaryosunu yazdım, hocadan onayımı aldım, sonra du bakıyım hazır boşken bi çekiverem dedim. sonra baktım kafamda çektiğimle asıl çektiğimin zerre alakası yok. çünkü neden? çünkü tek başıma çektim!!!!<br />
ışıkçı da beniiim sesçi de beniim yönetmen de beniim kameraman da benim. oyuncunun da ben olduğu projelerim olmuştu ancak bunda oyuncu neyseki ben değildim. dolayısıyla yetersiz bir iş oldu. sonra yeniden çekmek planları yaparken, başka başka arkadaşlarımın projeleri kulağıma gelmeye başladı, kimisi ünlü oyuncularla çalışacakmış, ev kiralayacakmış falan feşmekan. bunları duyunca tabi aldı beni bi telaş. bende niye yok dedim. sonra çaktım köfteyi. HERKES ŞANSLI DOĞMUYOR. arkadaş çevresi bakımından da oldukça şanssız durumdayım. zaten okuduğum okulun teknik imkanları imkansız, faydaları da faydasız. dolayısıyla öğrencileri de bu bakımdan yetersiz oluyor. gidip onlara bana yardım et diyemem adamların kendilerine hayrı yok. e eski okulumdakilerin teknik bilgileri benden sonra aldı yürüdü onlara danışayım desem. sadece teknik bilgileri değil bir tarafları da yer çekimine meydan okumaya başlamış. bir de ben yapı gereği kimseye muhtaç olmak istemeyen, kimseden yardım istemeyen bir insanım. hani ne alırım ne veririm bana bulaşmayın kafasındayım ama bir yerden sonra mecbur kalıyorsun. e eve çıkıcam, bu durumda çıkıp ev mi bakayım, iş mi bakayım, yüksek lisansa mı hazırlanayım yoksa lisansı mı bitirmeye uğraşayım diye bin parçaya bölündüm. ama hiçbirinde de bir arpa boyu yol gidemiyorum. hepsine yetişeyim derken hiçbirine yetişemiyorum. düşün ki bir tripodum bile yok. TRİPODSUZ FİLM ÇEKİLİR Mİ ben çektim oldu. zamanında tripodsuz filmden 90 almışlığım vardır ayık olunsun......neyse ama bu projenin ciddi bir proje olmasını istiyorum çünkü hem yüksek lisansta referans olucak hem de festivallere yollanabilecek bir iş çıkarmak istiyorum. bakalım tek kişilik ekiple nasıl bişey çekeceğim. şunu da söylemeden edemeyeceğim ki, napalım yönetmen abimiz yok......... kehkehkehkeh :)damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-5265419303870518042013-04-29T09:19:00.002-07:002013-04-29T09:19:53.838-07:00yoksa gururlu bir kişiyim inan ki<br />
eveeeeet önümde ales sayısal yetenek kitabı duruyor, xler yler dansediyor ilgimi çekmek için ama gözümü ucuyla bile bakmıyorum onlara. çünkü düşündüğüm başka şeyler var. yok yok aslında asıl sebebi sözel beyinli olmam tabii ki. yıllardır zerre anlamıyorum. tamam kendime haksızlık etmeyeyim zerre anlıyorum ama daha ileri götüremiyorum. aleste de tek derdim 5 net çıkarabilmek. neyse daha fazla ales hakkında konuşmak istemiyorum, kusasım geliyor artık!<br />
<br />
siz hiç başkasının gözünde nasıl olduğunuzu merak ettiniz mi? ya da başkasının gözündeki sizden nefret ettiniz mi?<br />
ben ettim.<br />
bence insanlar tek bir ben'den oluşmuyorlar. yani, arkadaşlarının gözünde, annesinin gözünde, babasının gözünde, komşunun gözünde...böyle böyle binbir parçaya bölünüyoruz ama hangisi gerçek ben'i oluşturuyor bilmeden yaşıyoruz. ya da her biri toplanıp bir kişi ediyor mu..<br />
her insan gibi ben de kendime yediremediğim, mantığımla çeliştiğim şeyler yapıyorum. yaptım. şuanki duygum tamamen kendimden nefret etmek. ama asıl kendimden değil, birisinin gözündeki kendimden. ve korkuyorum belki de o kişinin gözündeki ben gerçek bendir. eğer öyleyse kendimi hiç affetmem.<br />
kendi gözümdeki ben ile gerçek ben bile aynı kişi olmayabilirken ben kendimden nasıl emin olacağım?<br />
ama kimseden beklenemen şeyi kendim yapmalıyım. kendi kendimle empati kurmalıyım. böyle yaptığımda yavaş yavaş yatıştığımı hissediyorum.<br />
onun gözündeki beni anlayabiliyorum. ama benim gözümdeki onun da beni anlaması gerekirdi. demekki benim gözümdeki o ile gerçek o aynı kişi değil. offfffffff... bütün bunlar fazla karmaşık değil mi?<br />
neden sorgusuz sualsiz yaşayamıyoruz? neden birtakım cevaplara ulaşmadan rahata eremiyoruz.. zaten her şey yeterince sıkıcıyken neden her şeyi daha da sıkıcı hale getiriyoruz.<br />
<br />
eksik yönlerimin farkındayım ve bunun için kendimden asla nefret etmeyeceğim. yaptığım şeyler için de asla pişman olmayacağım.<br />
geçerli bir sebebim olmasaydı yapmazdım. sadece kendimle ilgili duyguları sarsacak şeyleri yanlış kişi için yapmış olmak üzüyor beni. bu sebepten ne doğru kişileri harcamışım diye düşünmek yoruyor. ama üzüntü de yorgunluk da geçer. uyurum uyanırım geçer. belki sonra yine başlar ama yine geçer. geçmesi lazım.<br />
<br />
biraz karışık yazdım ama kafamdaki düşünceleri düzenlemem için yazmaya ihtiyacım vardı.<br />
<br />
şimdi biraz ağlar, biraz müzik dinler, biraz da leyla ile mecnun izler kendime gelirim.<br />
<br />
hoşçakalın.<br />
damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-3750180503752880032013-04-15T15:24:00.001-07:002013-04-15T15:24:30.895-07:00ben kendimi nereye gizliyim ya nereye gizliyim ben kendimi yani eğer ben kendi kendimin çocuğu olsaydım kendimi odaya kapatır ağzından kan gelene kadar döverdim sonra da limon yedirirdim o kanlı ağzına SEN NASIL YAPARSIN DAMLA YA kekolukta sınır tanımayan bir insan olma yolunda hızla ilerliyorum beni hep bu EĞİTİM AŞKI mahvetti ders çalışıcam diye yardır allah yardır BEYNİ YAKTIM beynimin mantıklı düşünme lobu sadece dersler için çalışıyor gündelik yaşamımda mantığa yer yok resmen AY SALAĞIM BENİM YA neyse tamam ya çok üstüne gitme sen de şimdi yazık kıza NASIL GİTME YA YAPTIĞI ŞEYE BAK ALLASEN MERAK ETMİŞMİŞ SADECE KONUŞCAKMIŞMIŞ olabilir anı yaşamış o an içinden ne geliyosa onu yapmış YAPMAYACAK<br />
İÇİNDEN BİR ŞEY GELMEYECEK<br />
<br />
of yarın sınavım var saatlerdir çalıştığım halde aklıma bir şey girmiyor GİRMEZ TABİ SALAK<br />
<br />
iyi gecelerdamlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-80880659474849796142013-02-06T07:54:00.001-08:002013-02-06T07:57:37.920-08:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://3.gvt0.com/vi/yS_DcqPkEYM/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/yS_DcqPkEYM&fs=1&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="http://www.youtube.com/v/yS_DcqPkEYM&fs=1&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">"Bu yazıyı okurken lütfen bu şarkıyı dinleyin. çünkü ben yazarken dinliyorum." tarzı başlangıçları önceden çok eleştirirdim ama ben gerçekten şuan bunu yazarken bu şarkıyı dinliyorum, bilin istedim. Müzik hakkında herkes bir şey söylüyo ya hani, müziksiz yaşanmaz, müzik ruhun gıdasıdır falan. yüzdeyüz katılıyorum. hatta yüzdebinbeşyüz katılıyorum. bazen resmen müziğe aç oluyorum, yani o an nerde ne yapıyor olursam olayım bi şekilde müziğe ihtiyaç duyuyorum. ama tabi arkadaşlarının yanında kulaklıkla dolaşan tiplerden de hazetmem orası ayrı. o ne öyle canım millet muhabbet ediyo o orda ben sizi sallamıyorum ayaklarında. hiç sevmem. zaten o şekilde dinlediğin müzikten de zevk alamazmışsın gibi geliyor. ben o durumlarda kendimi sıkarım sıkarım sonra yalnız kaldığım an patlama yaşarım bütün şarkılara hücum ederim. bi de ben sadece kendisinin en iyi müzik zevkine sahip olduğuna inanlara çok kıl oluyorum. adele dinleyince kimse senin boynuna madalya takmıyor. neyi dinlemekten mutlu oluyorsan onu dinlersin. başkaları bu güzel dedi diye değil. mesela sezen aksu'yu sevmeyen yoktur gibi geliyor dimi. var işte. ben sevmiyorum. yani benim bunalımımı yaşama şeklim sezen aksu şarkılarındaki gibi olmuyor ne bileyim. çok sıkılıyorum. başında çok dikkatli olup ortasında başka hülyalara daldığım dersler gibi hissediyorum onun şarkılarında. sıla da öyle mesela. benim ruh durumum sılayı kaldıracak nitelikte değil heralde bilemiyorum. fazla bayık geliyor. ben acıyı o şekilde çekmiyorum. he adele de dinlemiyorum. hele ki lana del rey hiç dinlemiyorum bana bir şey katmıyorlar. mesela Ahmet Kaya'nın sesi benim çektiğim acılarla birebir gibi. yani dinlediğim şey benim birtakım duygularımı harekete geçirmeli, yoksa bir önemi yok gibi. ben mesela istersem çok mutlu olayım, ahmet kaya'nın sesini duyunca hüngür hüngür ağlayasım geliyor. hatta onun anne'li şarkılarında ağlamadığımı hatırlamıyorum. duyduğum an hörüldemeye başlıyorum. Müslüm Baba'nın da sesi öyle mesela. Beni mahvediyor ama hissettiriyor yani. Hayko'yu dinleyince acayip gaza geliyorum mesela benim sinirlerimi alıyor falan. Daha bir sürü örneği var tabi bunun. Mesela şu şarkı kendini 1875 kere dinlettirmiyor mu ya? resmen bıkmazsın hayatım boyunca bi köşede çalsın, kalkıp kapatırsam götümü kessinler. çok seviyorum. öyle işte bu şarkıyı duyunca yazmak istedim. bi de bu şarkıyı dinlerken gözümde şu canlanıyor:</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-rp6ko8dbm18/URJ5PD0LFPI/AAAAAAAABCw/ahyP_XIIC9k/s1600/tumblr_mfkp4dcX7i1r9ouy2o1_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-rp6ko8dbm18/URJ5PD0LFPI/AAAAAAAABCw/ahyP_XIIC9k/s320/tumblr_mfkp4dcX7i1r9ouy2o1_500.jpg" width="213" /></a></div>
<br />damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-14612806946609045102013-01-02T15:09:00.001-08:002013-01-02T15:09:32.342-08:00Ben Tekim!<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><i>merhabaaaaaa aslında bir blogumun olduğunu tamamen unutmuştum ve yazmak aklımın ucundan bile geçmiyordu-ki yazmam gereken bir tez varken oturup blog yazmak da çok duyarlı bir davranış örneği sayılmaz.sonra okuldan arkadaşın biri eğer blog yazarı değilsen çok büyük hata yapıyorsun bence tarzında bir tavsiyede bulununca behehehey ben yılların blog yazarıyım oğlum sen kime tavsiye verdiğini zannediyorsun gibi bir tepki vermek yerine önce oturup evet benim bir blogum var ben neden artık yazmıyorum diye kendimle iç hesaplaşmalara girdim ve ellerim hemen damlalalay.blogspot.com'a gitti. yani şimdi kendi blogum diye söylemiyorum ama böyle ilk bakışta pek bi alımlı pek bi ciciş. giren çok güzel şeyler yazıyorum zanneder ama işte yıllardan beri söylüyorum yazmıyorum kusuyorum ben. neyse neyse işte. sonuçta bir şekilde tekrar blog yazma isteği doğdu içimde. tabii ki bu isteğin alevlenmesinde bitirme tezimin ve finallerimin tarihinin yaklaşmış olmasının hiçbir etkisi yok. hiç olur mu canım. şuan yalovadayım birkaç gün sonra yurda geri döneceğim. ve en çok merak ettiğim şey de odaya gelen yeni kız. twitterdan takip edenler bilir (kimse takip etmiyor özgüvenliymişim gibi gözüksün diye dedim) bizim odaya 1 ay önce sarışın aah pardon çakma sarışın bir kız gelmişti. ilk gördüğümde kıskançlığımdan kendimi yurdun balkonundan aşağı atarım diye çok korkmuştum. böyle uzun boylu, havalı bir kız. üstelik fransızca öğretmenliği okuyormuş. yani benim fransız sempatizanlığımı da düşünürsek kız bildiğin bana ceza olarak gönderilmiş. ŞAKIR ŞAKIR FRANSIZCA KONUŞUYOR YA. neyse kız gelir gelmez böyle bi afralar bi tafralar, uyurken oflamalar poflamalar. kapıyı sert kapatıyorsunuz, poşet sesi çıkarıyosunuz yok efendim dolaplarınızı sert kapatıyorsunuz falan filan virvirvir şikayet etmeye başladı. hatta benim üst komşumla(ranzanın üstü) baya bildiğin ağız dalaşına girdiler. ki benim üst komşum sessizliğin kraliçesidir. ben uyurken kız ne ara ranzanın üstüne çıktı zerre anlamıyorum. neyse efendime söyleyeyim bunlar kavga edince tabi diğer kızlar da bizim kız eski olduğu için onun tarafını tuttular ki haklıydılar. ben de sinir oldum ama gelin görün ki kız bana sinir olmadı. tam tersine kız beni kanka bellemesin mi! "ay sen kültürlüsündür bana film öner ay ben şu filmi şöyle anladım doğru anlamış mıyım" diye diye bi gönlümü fethetme çabalarına girişti. ama tabi ben yer miyim? yemem ama yemiş gibi görünürüm. öyle de pislik sinsi bir yapım var allah kahretsin. hem bizim kızlarla güle oynaya hem bu kıza canımoş cicimoş ben de az kaltak değilim he şimdi farkettim. neyse neyse ben de işte gıcık da olsam insanlara ters davranamıyorum canım (yalanıma kurban) sonra bir gün bu kız kendi fotoğraflarını gösteriyor bana. "ay bak sen perspektiften anlarsın nasıl çekebilmişler mi senceea" diye ağzını yayaa yaya. ben de "hihihi ivit gizil çikmişsn" diye yalan söylicem diye bel fıtığı olurken birden "AY BURDA BENİ AUDREY HEPBURN'A BENZETİYOLAAR" demesin mi!!! ben orda nasıl sinirlen, nasıl kanlar beynime fışkırsın. yani düşünün ki ben audrey hepburn'un köpeği olmuşum bildiğin aşığım kadına bu kalkmış o çakma sarışın o kazulet o koca kıçlı o yayvan ağızlı avam haline bakmadan neler söylüyo. "HIII İVİT" dedim döndüm yatağıma bir daha da kızın yüzüne ne baktım ne güldüm. pislik seni audrey hepburnmuş. kadın mezarında ters döndü be hayvan seni. sonra geçen gün baktım bu yastığını yorganını topladı bi yere götürdü. dedim kız sen napıyosun. dedi yeni odama taşınıyorum. o an allah seni inandırsın (iyice sokak diline bağladım kız) mimiklerimden YUPPİ YOHARAA dediğim anlaşılmasın diye oldum mu sana ajda pekkan. gerim gerim gerildi yüzüm gülmemeyim diye. AA GİDİYOMUSUN TÜH dediğimi hatırlıyorum sonra zaten içimde davullar zurnalar kolbastılar çalındı söylendi (içim de varoşmuş benim ııııy beee)işte gel gelelim odanın prensesi hala benim ben her şeyden daha iyiyim bana hiç kimse yardım edemezzz tekim...ben tekim!</i></span></div>
damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-13056895337610861302012-12-06T15:23:00.001-08:002012-12-06T15:23:10.700-08:00bişey dicem gel de kollarına al ey vefasızı paylaşmışım blogda hahahahahah nasıl bir ruhsal bunalım geçirdiysem bloga kadar taşırmışım olayı aslında bunu çok önce gördüm ama her seferinde onu ordan kaldırmaya üşeniyorum ya sanki o gönderi bana söylüyo o şarkıyı GEL DE ŞU VİDEOYU KALDIR EY VEFASIIZdamlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-18612664467856782532012-11-13T12:05:00.000-08:002012-11-13T12:05:26.544-08:00zaman geçiyomuşsa demek ki<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">merhabaaaaaaaaaaaa benim ergen bloguuumm. ben bugün ergenliğime döndüm çünkü hayko yeni albüm çıkardı. hayko=ergenliğim olduğu için film şeridi gibi geçip gitti kekoluklarım. bu arada haykoyu severim ederim ama başıma ne geldiyse de hayko yüzünden gelmiştir. bu da bi gerçek şimdi seviyoruz diye de şey yapmayalım. hayko aracılığıyla ya da hayko yüzünden tanıdığım insanların hiçbirinden hayır gelmedi. ama seviyom keratayı yeeaa. yeni albümü de çok tatlış. yalnız haykonun şarkılarından tatlış diye bahseden de bi ben varımdır. neyse bugün 5 saat boyunca fal baktıktan sonra geçmiş gelecek şimdi birbirine girmiş durumda. kahve falı mı dersin iskambil falı mı dersin. birbirimize duymak istediğimiz şeyleri söyledik durduk. aslında zerre inanmıyorum ama işte başka türlü nasıl insanlara güzel bişey söyletebilirsin ki. o da arkadaş yüreği tabi paso "yükseliceksin, tepelere tırmanıyosun zirveye az kaldı" gibisinden gaz cümleleri kuruyolar. gerçi geçen bi tanesinde 3 çocuk doğurucaksın diye bi yorum da duydum ama duymamazlıktan geldim amaaann dağlara taşlara uçan kuşlara. neyse hani ben hep feminist duygularım kabardığında söylerim ya erkekler ergen doğar ergen yaşar ergen ölür diye. şuan bunun bütün insanlara ait olduğunu söylüyorum. yani mezun oldu olucam hala ergenlikte gibi duygulara kapılıyorum ama neyseki bu durum ayda 1 hafta oluyor erkeklerde de sürekli hahahahaha. bu arada hahahaha derken gerçekten gülmüyorum onu söyleyerek dürüst bir insan olduğumun da altını çizmek istiyorum sonuçta olmayan şeyleri niye gelip burda anlatıyım ayıp şurda kaç yıllık hukukumuz var. bu blog kimleri görmedi ki ah yavrum yazık. bi ara asker sevgilisiyiim diye ağlardım bloga sonra baya bayaaa bayaaaa bir süre martıııı martıı diye ağladım kısa bi süre önce kasslar kaslaar diye bağrınıyodum şimdi de el ense göte parmak durumu hakim hadi bakalım nereye doğru gidiyoruz.</span>damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-33361099215608444632012-10-23T16:33:00.000-07:002012-10-23T16:33:02.034-07:00gel de kollarına al ey vefasız<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/SgVoGC3pB9Q?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-50849063803067474062012-10-21T15:42:00.002-07:002012-10-21T15:42:45.835-07:00diyemedim ya layani böyle hayatımda olmamasına rağmen arada girip girip benim sinirlerimi hoplatan insanlar var ya ALLAHIM NASIL SİNİRLİYİM ŞUAN hayır tam olarak çıkmıyolar hayatımdan ya siliyorum her bir tarafımdan yine bi yerden fırtlıyolar gel de delirme. adamı silmişim her yerden yani belli konuşmak istemiyorum dimi hala çıkmış bana edebiyat parçalıyo neymiş BANA PAPATYA ALMIŞ vay arkadaş sanki bağ bağışlamış adam bana sanarsın papatya tarlasının tapusunu üstüme yapmış. yemişim senin papatyanı adam çiçek aldı diye konuşmak zorundayım sanki OLUCAK BU İŞ DAMLA ÇİÇEK ALDIM BEN SANA ERİK TOPLADIM vaaaaayy nedir ya nedir b böyle paçalarınızdan akan ergenlik adam gelmiş 30 yaşına hala bana ergen ergen laf sokmaya çalışıyo neymiş efendim aynaya bi konuş sonra gözünü kapat bi de öyle konuş gözlerin kapalıyken asabi oluyomuşum VAAAYY senin yapacağın tespitin de ağzına sıçayım. hayır adama bin farklı yoldan anlattım olmıcak bu iş arkadaşım anlaşamıyoruz dedim hatta en sonunda arkadaşım ben asabi değilim sana asabiyim bile dedim ama yoooooooook basmıyo ki kafa. adamla kavga ediyoruz BANA GÜLÜYO YA gülüyo bana. sonra ben GÜLME GEBERTİRİM deyince asabi oluyorum psikolojik rahatsız oluyorum neymiş ortamı yumuşatmak istemiş hay ben senin yapacağın tartışmanın akıbetine sıçayım. ruh hastası hayvana bak sen ya nerdeyse beni de inandırıcak hasta olduğuma bakırköye kapattırcak beni it. gereksiz yere parlıyomuşum adam her tartışmada facebooktan engelliyo beni ya FACEBOOKTAN ben senin yaşta değil de başta olan aklına sıçayım<br />
<br />
oh allah ya nasıl rahatladım.damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-2969850126139369362012-10-18T04:21:00.001-07:002012-10-18T04:21:38.555-07:00sevgili günlük<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; mso-bidi-font-family: Verdana; mso-fareast-font-family: Verdana;">merhaba<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; mso-bidi-font-family: Verdana; mso-fareast-font-family: Verdana;">günlük tutmaya nasıl karar verdim bilmiyorum.
aslına bakarsan deftere tutucaktım ben günlüğü. hatta böyle eyfelli pembeli bi
defterim de var tam genç kız günlüğü kıvamında. ama yazım iğrenç olduğu için
daha ilk cümlemde vazgeçip bir kenara atacağımı adım gibi biliyorum. e hayatım
da bilgisayarımla geçtiğine göre bilgisayarda günlük tutmak daha mantıklı
geldi. ne kadar zeki olduğumu sen de farketmişsindir. bir gün zekilikten ölürüm
diye çok korkuyorum. cidden acaba zekilikten ölen var mıdır. ya da güzellikten.
valla bazı zamanlar güzellikten de ölürüm diye çok fazla süslenmemeye
çalışıyorum düşün yani. fazlayım evrene. yok lan şaka yaptım. bende o kadar
özgüven olsa günlük tutar mıydım sence. günlük tutmak eziklerin işi.
içedönüklerin işi. dışa dönük olanlar zaten içlerinde bir şey bırakmıyorlar,
pırıl pırıl yapana dek paylaşıyolar içindekileri. ama biz öyle miyiz. milyon
tane şey düşünürüz de hiçbirini anlatmayız kimseye. e onlar içerde dura dura
küf yapıyo biliyon mu. bir süre sonra ağır geliyo, pis kokmaya başlıyo falan.
bu arada değinmeden geçmeyeceğim düzgün yazmaya çalışıyorum ama kimse de bana
başlıyor geliyor gidiyor yazdıramaz yani ben öyle fiillerin sonundaki Rden
nefret ederim. bence onun yeri orası değil de işte millet kullanıyoR. bak nasıl
eğreti duruyo ya. sonunda o olmalı bence o fiiller o ile bitmeli. neyse neyse
elbette bununla sürdürmeyeceğim bu yazıyı. sonuçta günlük bu. günümü
anlatmalıyım. günüm fiziksel olarak fazla durgun geçmiş olsa da duygusal olarak
baya aktif geçti. hormanlarım da tavan yapmış durumda zaten. o duygudan bu
duyguya geçiş yapıp durdum gün boyunca. betül sevgilisine bi hediye hazırlıyo,
365 tane kağıda bişeyler yazıyo falan 1. yıl dönümleri ya. düşündüm dedim
hayatta kılımı kıpırdatmam. sonra farkettim ki şimdiye kadar hiç kimseye
kendimden ödün vermediğim için şuan yalnızım. kimseden de benim için ödün
vermesini istemedim. aslına bakarsan çok da masrafsız kızmışım da neyse. bi de
planları yazıyo kağıda, şuraya gidelim buraya gidelim diye. fikir istedi
benden. düşündüm düşündüm ben kimlerle neler yaptım diye. hiç özel bir yere
gitmemişim. hiç tam olarak özel biri olmamış ki aslında. yine bütün hayatımın
ne kadar da asosyal geçtiğini farkettim ama bu sefer üzülmedim. çünkü son
zamanlarda asosyalliğimle övünüyorum. çünkü benim gibi insan sevmeyen insanlar
sosyal olmaya çalışmamalı. sonra herkes nefret dolu ve memnuniyetsiz geziyor.
sokaklar suratsız insanları misafir etmek istemez bence. ben de o yüzden çok
fazla dışarı çıkmıyorum. aslında asosyal sayılmam lan ben 7 kızla aynı odada
kalıyorum nerem asosyal şuna bak. insanlara katlanamayan birinin yurtta kalması
da inanılmaz dramatik değil mi ama. her bir hareketleri sinirime dokunuyor.
yine bi şekilde şakayla dışarı vuruyorum neyseki yoksa heralde pof diye ortadan
ikiye ayrılır kin saçardım her yere. yerlerden nefretimi kazırlardı. neyse ben işte gün içinde
hayatıma giren erkekleri falan düşündüm. aslında hiç girmemişler onu farkettim.
şöyle bi uğramışlar selam vermişler el kol yapmışlar yani demem o ki ortada
üzülcek bişey yok. zaten kafamı nereye çevirsem sevgilisi olan biri. neyse
aslında sinirleniyorum falan ama sevgilim olsun istemiyorum ya sevgili ne la.
söylenişi bile sıkıcı. ya tamam birini seviyim ama sevgilim olmasın. yasak aşk
olsun hatta ben öyle şeyleri seviyorum. kavuşunca bi anlamı kalmıyo ki çok
sıkıcı. düşünsene OHA ŞUAN BUNLARI YAZARKEN Bİ ANDA
KURBAN-YALAN DOSTUM ÇALMAYA BAŞLADI. allahım bana bu aralar çok güzel işaretler
gönderiyor gerçekten. geçen gün de kadıköyde bunalıma girmişim vapurda cem
adrian dinliyorum denize acıklı bakışlar falan fırlatıyorum kafamı bi çevirdim
yandaki geminin adı SABRET okkey dedim alllahım aldım ben mesajı. öyle işte
daha aslında bi sürü mesaj gönderiyodur ama hayat gailesi içerisinde
farkedemiyoruz. ben farkediyorum çok şanslıyım. YALAN DOSTUM AŞK DİYE BİŞEY YOK
AŞK DEDİĞİN ÜÇ GÜNLÜK EĞLENCE BİLEMEDİN BEŞ GÜN SÜRSÜN KAPILIP DA SÜRÜNEN ÇOK
ay bi de ben bu şarkıyı lisede falan dinlerdim. böyle artiz artiz söyleyip
sonra üniversitede AMA BEN ÇOOK AŞIĞIIM AŞIĞIM SANA moduna nasıl geçiş yaptım
onu merak ediyorum. işte insan ne oldum dememeli ne olacağım demeli. heh bi de
bi konuya daha değinicem. şimdiye kadar sevgilisi olanlardan ya da eski
sevgilisi olanlardan gözlemlediğim kadarıyla aşk acısı çekenler hep ilişkisinde
taviz verenlerdi. e ben bakıyorum zerre taviz vermemişim ki kimsenin ağzını
açmasına izin vermemişim ille benim hissettiklerim ille benim istediklerim
BENİM OLACAKSIN O KADAR demişim resmen hahahahaha. e daha ben nereye aşk acısı
çektiğimi zannediyorum onu anlamadım. ulan olmayan aşkın acısını çekiyorum bi
de yaaa. aklıma sıçayım ben. hep boşluktan anam bunlar hep. bak mesela bugün
yalın için aşk acısı çekiyorum. klibini indirdim izleyip izleyip AH ULAN diye
iç geçiriyorum. neyse bakayım bugün neler düşündüm neler kurdum kafamda acaba.
bi de ben düşünürken hızına yetişemiyorum biliyon mu. zekiyim demiş miydim.
heh. şuan kendi kendime de nasıl eğleniyorum ya diyorum benim en iyi arkadaşım
yine benim kimse inanmıyo. çok eğleniyoruz ya of bi kafamın içini görse millet
nasıl geyikler dönüyo. ay bazen cidden korkuyorum bende şizofrenlik vardır diye
ama yok ya yoktur yoktur ben bildiğin zekiyim ve sağlıklı bir türk genciyim. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; mso-bidi-font-family: Verdana; mso-fareast-font-family: Verdana;">satırlarıma son verirken kendi kendimin
yanaklarını mıncır- ay yok ben mıncırılmaktan nefret ederim- elini sıkıp
zekiliği için kendimi tebrik ediyorum gurur duyuyorum BRAVO - ALKIŞLAR-</span> <span style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;">BRAVO HELAL OLSUN ÇOK GÜZEL BRAVO -ALKIŞLAR DEVAM
EDER-<o:p></o:p></span></div>
<br />damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-87733320717562544152012-10-13T10:44:00.000-07:002012-10-13T10:44:02.305-07:00notepadla sohbetler<br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">kendimle o kadar iyi anlaşıyorum ki insanlara ihtiyaç duymuyorum artık</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">insanlara tahammül edemiyorum</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">varlıkları yaz ayında örtülen çok ağır bir yorgan gibi sanki</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">gereksiz ve rahatsız edici.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">nasılsın demek gelmiyor içimden</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">o kadar umrumda değil ki</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">iyi olduklarını, kötü olduklarını, akşam nasıl da sinirlendiklerini, sabah nasıl da yorgun uyandıklarını duymak istemiyorum.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">beni zerre ilgilendirmiyor.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">dert ettikleri şeyler bana o kadar uzak ki</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">dinlerken kulaklarım kanıyor</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">yorum yaparken ağzımdan kanlar fışkırıyor</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">zoraki, gelişgüzel yorumlar yaptığımı bile anlayamayacak kadar salaklar</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">yorumlarıma değer verecek kadar gerizekalılar</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">bilmiyolar</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">hiçbir şey bilmiyorlar</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">o kadar saçma şeylere sevinip o kadar gereksiz şeylere üzülüyorlar ki</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">beni sinüzitim bile bu kadar yormamıştır.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">yemin ederim sinüzitimin burnuma yaptığı baskıyı tercih ederim onların aşk dedikleri şeyleri anlatmalarına</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">kendi kendime yaptığım yorumlar kendi sorularıma verdiğim cevaplarım o kadar yetiyor ki bana</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">onların cevaplarına öylesine ihtiyacım yok ki</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">asosyal mi derler ne bok derler o da hiç umrumda değil açıkçası</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">çünkü insanların katlanılamaz varlıklar olduğu tescillenmiştir günümüzde</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">bi de kalkıp bana saçma salak tespit yapamazsınız.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">neyse yine kendi kendime konuşup kendi kendime sinirlenip kendi kendime sakinleştiğime göre bunu yazıp bir de kalıcı olmasını sağladığıma göre</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">regl sancımın ve hormonlarımın verdiği hörül hörül ağlama duygusunu bastırmaya çalışırken birden bire açılan ahmet kaya şarkısıyla sümüklerimde boğulmaya gidiyorum.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">hoşçakal.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">kim hoşçakalacaksa artık</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">notepad mı.</span><br />
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">tıh.</span><br />
<div>
<br /></div>
damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-29145515530509887222012-08-31T16:31:00.000-07:002012-09-01T14:34:12.122-07:00gönlümle başbaşa düşündüm demin<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">merhaba.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">insanları iyi, kötü, işe yaramaz, yalancı diye sınıflandırıyoruz. hatta kendimizi bile bir sınıfa ait hissederek yaşıyoruz. hepimiz insan sarrafıyız. tek bir laftan kim dürüst kim yalancı anlayabiliyoruz. ama aslında öyle değil. aslında hepimiz aynı şey için uğraşıyoruz. tek derdimiz, sevilmek. biraz olsun, azıcık olsun sevilmek. birbirimizden farkımız sevilme isteğini dışa vuruş şeklimiz sadece. ve bu sevilme hissi hep içimizde durmasına rağmen arada sırada tutamayacağımız raddeye geliyor ve dışavurmak için çıldırıyoruz. hepsi bu. ben yine sevilmek için yakamı bağrımı parçaladığım anlardan birindeyim. tabi bu sevilme ihtiyacı diğer bütün sevgilerden ayrılan bir sevilme ihtiyacı "aşk ihtiyacı" kalbimiz o kadar çok buz tutuyor ki bir süre sonra minicik bir ateşe muhtaç kalıyoruz. nerdeyse yoldan geçen birinin yakasına yapışıp AZICIK ISIT KALBİMİ ULAN ALLAHSIZ diyeceğiz. öyle bi çıldırış. bütün hatalarımızı da bu dönemlerde yapıyoruz işte. sırf o an ihtiyacımız var diye bulduğumuz ilk kişiyi kullanıyoruz. o an o kadar doğru o kadar güzel geliyor ki farkına varamıyoruz. düşünün, susuz kalmışsınız, yana yakıla su arıyorsunuz ve bir yerde kimin olduğu belli olmayan bir şişe su buluyorsunuz. normalde asla o suyu alıp içmezsiniz, çünkü mantık bunu gerektirir. ama o dönemde o kadar susuzsunuz ki tek derdiniz susuzluğunuzu gidermek. kimindir, pis midir temiz midir diye düşünmeden içiveriyorsunuz suyu. sonra, susuzluğunuz geçtikten sonra ben naptım diye düşünüp kendinizden iğreniyorsunuz. böyle. aynen böyle bu durum. bu dönemin sonunda pişmanlık yaşamayan yok. düşünebiliyor musunuz birazcık ilgi için birinin kalbini kırıyorsunuz. koca bir kalbi, çat diye, ortadan ikiye bölüyorsunuz. sırf o an'ı kurtarmak için. hepimiz ne kadar bencil birer yaratığa dönüşüyoruz.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">bugün bunları yazmamın sebebi, bu dönemde olduğum halde irademe sahip çıkabiliyor olduğumu farketmem. üstelik ben bu dönemdeyken, bu dönemde olan biri benden sevgi dilenirken, ben de sevilmek için saçımı başımı yolarken hayır dedim. hayır bu geçici. bu hata. deneyim deneyim diyolar ya. biz de eeeh yemişim deneyimini diyoruz her seferinde. deneyim denen şey gerçek. aynı şeyleri tekrar tekrar yaşama korkusu. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">insanlar birini kırmanın ne kadar korkunç bir şey olduğunun farkında değiller. değiliz. nasılsa unutur, nasılsa devam eder hayatına deyip kendi içimizi rahatlatıyoruz, sonra dönüp bizim kalbimizi kırana sövüyoruz. yanlış. kalbe değersiz vazo muamelesi yapmayı kesin artık. kırılırsa nolcak'çılıktan vazgeçin. kırılınca çok şey oluyor çünkü. bir daha düzelmiyor. yazık. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">bana göre bir kalp kırmak insan öldürmek kadar ağır ve affedilemez bir şey.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-VCFVFV9gL1Y/UEJ_S_RVcDI/AAAAAAAABB4/Bbhav0KC6Ks/s1600/tumblr_m88l7monkK1r4qzcyo1_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="197" src="http://3.bp.blogspot.com/-VCFVFV9gL1Y/UEJ_S_RVcDI/AAAAAAAABB4/Bbhav0KC6Ks/s320/tumblr_m88l7monkK1r4qzcyo1_500.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-61692731392917558852012-08-24T15:29:00.000-07:002012-08-24T15:32:49.789-07:00hopaşinanay galiba<div style="text-align: justify;">
tatilin tadını sonnuna kadar çıkardığım şu muhteşem günlerde adeta bir tercih noktası görevi gördüğümü söylemeliyim. hem vakıf üniversitesinde burslu okumuş hem de devlet üniversitesine yatay geçiş yapmış biri olduğumdan bu tercih dönemlerinde telefonlarım susmuyor. hah-hah ay gençlere umut ışığı oldum bi yerde. KİMSE BANA İNANMIYORDU AMA BEN BAŞARDIM diye böyle artiz konuşmalar yapasım geliyor ama yazık şimdi çocuklara heyecanlılar diye usul usul anlatıyorum. yatay geçiş için öyle motivasyona efendime söyleyeyim planlı çalışmaya falan değil KIÇINIZI YIRTMAYA HAZIR OLMANIZ GEREK ilk şartı bu. çünkü ben sınavlardan tam not alayım diye kıçım yırtıldı bildiğin cartladım ortadan ikiye. onu bilin sonra bana virvirvirvir şikayetlerle gelmeyin. bir de yatay geçiş yaptığım için inek olarak tabir ediliyorum ama inek olsaydım yatay geçişe gerek kalmaz istediğim üniversiteyi şattadanak kazanırdım dostlarım. demem o ki öss sorularına çalışmak bal kaymak bir işmiş çünkü üniversite derslerinden tam not almak için dediğim gibi bitaraflarınızın yırtılması gerek. ayrıca öyle sevgili yapayım gezeyim tozayım ateşlerde yanayım durumlarına girerseniz de NAH geçersiniz. evden okula okuldan eve arkadaşlar ona göre. yatay geçiş yaptıktan sonra hangi zıkkımı yapmak isterseniz yapın şahsen ben istediğim okula geçer geçmez okulun yaguşuklu bir üyesine gönlümü kaptırmak suretiyle günlerimi gün etmiştim. bu da sonuçta hakedilen bir şey. tabi o geçiş yapmak için yırtılan kıç iyileşiyor mu hayır iyileşmiyor çünkü bu sefer milyontane alttan dersi atıyolar üstüne. bi de devlet üniversitesi ya ekonomisinden tut psikolojisine hukukuna kadar her bir zıkkım dersi veriyolar kıç biraz daha yırtılıyor o kıçtan ümidi kesin yani. BİDAKKA YAAA ben niye burda tavsiye veriyorum onu anlamadım bıkmamışsam demek ki millete anlatmaktan. böyle de eğitim neferi bir yapım var ya. neyse lafı uzatmadan dicem de anasını satıyım laf daha ne kadar uzatılabilir ki zaten. birilerine laf sokup bu konuyu burda kapatmak istiyorum. böyle bazılarınıza erkekler blog tutan kızlardan hoşlanır tarzı duyumlar gelmiş olabilir ama bu demek değildir ki boş boş edebiyat yapabilirsiniz! allahım ermişler gibii felsefik felsefik böyle artiz artiz yazılar yazıyosunuz yakamı bağrımı parçalayasım geliyo. LAFımı soktum ve gönül rahatlığıyla yatıyorum. SİZİ SEVİYORUUM. SENİ DE. ÖPTÜÜÜM</div>
damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-43690895041656252742012-08-21T14:11:00.001-07:002012-08-21T14:12:50.459-07:00esmerler hovardasi<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">blogumu açarken ciddi bir şeyler yazarım diye umuyordum, hatta şuan bile hayatımın en ciddi yazısına başlar gibi başladım. noktalama işaretlerine dikkat ediyorum. cümleleri yarıda kesmiyorum. büyük harfle yazmıyorum. çünkü çok ciddiyim. ciddi olduğum anlar çok az o yüzden bu anı kaçırmayayım dedim ama seni lanet olasıca KAÇIRMAYAYIM nedir ya cenaze töreninde konuşma mı yapıyosun AL İŞTE benim ciddiyetim de buraya kadar. yok ayol yapamıyorum. hayır bi de bu huyumun kötü yanı kimse benim dalga geçtiğimi anlamıyor. ben orda geyiğin dibine vurmuşum karşımdaki ciddi konuştuğumu sanıp bi de kendi ciddi ciddi açıklamalar yapmıyor mu çıldır allah çıldır yani. ama en az benim kadar geyik yapan biri de tehlikeli yani düşün sonu yok onun. hiçbir konuda ciddi konuşamıyosun boka sarıyor git gide. o da sıkıntı. ya ama bak şimdi ben çok ciddi, çok önemli konulardan bahsetmek istiyordum. blogu amacına göre kullanmak istiyordum. böyle günlük tutuyolar bloglarda ciddi ciddi hayatlarını anlatıyolar falan ben yapamıyorum üzülüyorum. şöyle bloguma baştan sonra bi bakıyorum tamam hayatımı anlatmışım ama o geyikten bu geyiğe koşarak. ama var ya benim hayatım kadar eğlencelisi de yoktur onu söylemeden geçemeyeceğim. hiç kimsenin yağmurun bile böyle saçmasapan hayatı yoktur. her olayım öyle komik ki artık ciddi ciddi anlatamıyorum yani. düşün hayatımın en romantik günü bile full geyiktir anlatırken gülmekten yarıl yarıl ikiye bölünürsün. gerçi bu biraz da benim bakış açımla ilgili olabilir. belki ciddi anlatsam. ama yok ya milletin romantik günleriyle bi karşılaştırsan benimki romantik komedilerin sadece komedi kısmı gibi kalır. bu arada insan misafirlere çay götürmek üzere çay tabaklarını silerken kendiyle hesaplaşıyor. ben bütün hayatımı o anlarda gözden geçiriyorum. onlara çay götürürken tatlı verirken boşları toplarken büyün hayatım gözümün önünden geçiyor. bu mu yani diyo insan ya bu mudur yaşamın sebebi bu mudur ama zaten 1 saat sonra gidince hemen eski haline dönüyosun çok uzun sürmüyor yani. özellikle bana hayatımı gözden geçirmek yasak zaten. ben o yollara sokmuyorum kendimi çünkü olmaz yani çıkamıyorum. gerek de yok zaten neyi gözden geçirceksin. sonuçta bira.fm'de meyhanede'yi dinleyen bir insanım düşün şuan kafalar meyhane kafası yani bende bi de hayatımı gözden geçirsem jiletlerden jilet beğen durumu olur. şuan muhteşem saçmalıyorum yalnız çok güzel ya harika bişey bu bloga ölürüm ben ölür. her yazdığımda mı beni huzura kavuşturur ya since 2008. neyse ÖPÜYORUM CANIM BENİM.</span></div>
damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-2735630903768030882012-08-01T13:32:00.002-07:002012-08-01T13:32:22.748-07:00beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar<br />
<ul>
<li>evet yemek için yaşadığım değil yaşamak için yemek yediğim günlerdeyim yine.yemin ediyom ot kemircem üşengeçlikten kollarımı yicem öyle bıktım.</li>
<li>işe giderken yürüdüğüm o yolu yoketmek için çok çaba harcadım çok çakallıklar yaptım ve evet sonunda o yolu yürümenin çaresini buldum artık kıçım kalkmıyor yerden o otobüs koltuğu senin bu otobüs koltuğu benim derken BEŞİKTAŞ KABATAŞ KARAKÖY EMİNÖNÜ SULTANAHMET ÇEMBERLİTAŞ LALELİ.</li>
<li>büyük harfle yazınca arınıyorum deşarj oluyorum sonra virvirvir niye böyök hörfle yazıyosoon demeyin diye söylüyorum</li>
<li>acaba dışardan bakınca çok dert dinler gibi mi gözüküyorum merak içindeyim. kim görse kolumdan tutup kırk saat dert anlatıyor ama arkadaşlar bu da beyin ben bütün eski sevgililerinizi kaydedemem ki benim kendi eski sevgili kontenjanımı size mi ayırayım. hangi birini kaydedeyim sonra orda burda sizin anılarınızı kendi anım zannedip iki katı üzülüyorum falan olmayan kişileri eski sevgilim zannediyorum böyle sanarsın istanbulun yarısı eski sevgilim bütün kız yurdunun derdini ben mi taşıyayım YETER</li>
<li>patronum beni işe alırken boşuna "damla aşk yok çıtır kızsın kıtlarlar allahıma" diye uyarı yapmamış yani adam biliyomuş olacakları biliyomuş yavşak elemanlarının olduğunu adam. HAYIR Bİ DE ÖYLESİNE TATLI ÖYLESİNE GÜLERYÜZLÜ VE HOŞGÖRÜLÜ BİR İNSANIM Kİ en ufak bir iyi niyetim fingirdeme olarak algılanıyor çok üzülüyorum. yok be şaka şaka nemrut piçin tekiyim.</li>
<li>beşiktaşın yoluna ölürüm ama karaköy benim her zaman aşkitimdir.</li>
<li>bazen işten dönerken diyorum ki yurda gidip napıcam şu kabataşta oturup denize gözlerimi kilitliyeyim daha da kalkmayayım bank olayım kök salayım. ama işte hayat beklemez.</li>
<li>bu hafta her gün ortaköye uça uça iniyorum hayırdır inşallah.</li>
<li>evet oda arkadaşımla şuan ümit besen dinliyoruz daha fazla yazamayacağım SENİ UNUTMAYA ÖMRÜM YETER Mİ DÖN DESEM TERSİNE DÜNYA DÖNER Mİ GURURUM AŞKIMA ÖYLE DÜŞMAN Kİ GERİ DÖN BENİ SEV DÖN DİYEMEM Kİ. </li>
</ul>
<div>
DİYOR VE SON VERİYORUM ÇÜNKÜ PLAYLİST BENİ KÖYÜMÜN YAĞMURLARINDA YIKASINLARLA DEVAM EDİCEK. SİZİ SEVİYORUM. SENİ DE. ÖPTÖÖÖÖÖÖÖM</div>damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-53065805198865550512012-07-12T12:13:00.002-07:002012-07-12T12:14:59.555-07:00<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #20124d;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">selaaa</span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">aaaaaaaam sıcak bir temmuz akşamı yurdun koridorundaki koltuklarda oturmuş internete giriyorum. elimde tost var yanında çilekli meyve suyum. en erken 9'da akşam yemeği yiyebiliyorum o da yarım kaşarlı tost zaten. annesinin yaptığı yemekleri beğenmeyenleri allah davlumbaz etsin. şu cehennem sıcağını yaşadığımız birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günler de neden yalova'da tatil yapmıyorum diye ara ara düşünmüyor değilim tabi ama hemen staj yapıyor olduğum gerçeği aklıma geliyor. evet staj yapıyorum. hani hayal ettiklerimin yüzde doksanını gerçekleştirebildiğimden bahsetmiştim ya. bu staj da bunlardan biriydi. 1. sınıftan BEN ASKERE GİDEECEM der gibi ben kurgucu olaaacam der dururdum. ve bir post prodüksiyon şirketinde staj ayarladım. 2 haftadır gidiyorum. yaaa bi dakka ben niye sevgili günlük diye başlamadım yaaa. bildiğin şuan ortaokuldaki günlüklerim gözümde canlandı. neyse beee okuyun ne var sıkılmışım temmuz temmuz yurt köşelerinde sürünüyorum azcık nazım çekilsin azcık saçmalama payım olsun. NEYSE çok tatlış kurgucularla tanıştım ve türk kültürümüzün nadide(!) dizilerinin kurgusunu izleme aşamasındayım. pazartesi günü nöbetçi yurda geçeceğim. zaten ya staj köşelerinde ya yurt köşelerinde hayata gözlerimi yumacağım. her gün yaklaşık 40 dakika yürüyorum. pilatese gitmeye falan gerek kalmadı yani. TOSTUM BİTTİ. Çilekli meyve suyum hala var. Öpüyorum.</span></span></div>damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-52309382865670596322012-06-03T11:15:00.002-07:002012-06-03T11:16:01.503-07:00<div style="text-align: justify;">
eveeeet her güne ikişer tane sınavımın olduğu kara haftaya girmeden evvel bilgisayarımı kucaklayıp internet cafenin dibindeki koltuklara yayılıp internete giriyorum. bu rahatlığımın sebebini bilemiyorum ama sonucu bana uzaktan uzaktan hareket çekiyormuş gibi geliyor. sınavlardan bir hafta öncesini her güne iki konser sığdırırarak eller havaya şeklinde geçirmem de vicdanımı sızım sızım sızlatıyor ama hukuk finali öncesi şebnem ferah konserine gittiğim için asla asla asla pişman olmayacağım. iyiki oturup salak salak ders çalışmamışım sınav çok kolaydı kankalar. yaklaşık 2 aydır yalovaya da gitmiyor oluşum ailede büyük yankı uyandırdı tabi. bilmiyorlar ki en son gittiğim 10 günlük yalova tatilim hayatımın son yalova tatiliydi. her ne kadar gittikçe berbatlaşan yurt yemekleri canımı acıtsa da, annemin o güzel pilavını, sarmasını ve hatta SÜTLACINI-hoofff bu cümleyi devam ettiremeyeceğim. mesela bu sabah uyandığımda lavaboda kiloduyla dişlerini fırçalayan bir kız gördüm. kız selilütler ve çatlaklar derneği genel müdürüydü sanırsam yoksa o lambır lumburluğun başka açıklaması olamaz. şimdi kız yurdu denince erkek vatandaşlarımızın aklında direk fanteziler canlanıyor biliyorum. böyle seksi geceliklerle koridorlarda dolanan, dantelli tüylü müylü sabahlıklar giyen taş gibi hatunları falan düşlüyosunuz. ama biz bildiğin tepede topuz pijama bele kadar çekilmiş vaziyette dolaşıyoruz arkadaşlar şimdi hayallerinizi yıkmak gibi olcak ama gerçek bu. en çok acıdığım kişi de kantindeki genç çocuk yazık yavrum ne manzaralar gördü hala gay değilse aklından şüphe ederim yani bütün cinsimizden nefret etmiştir. ama şöyle de bir gerçek var ki salyası akmış, sıdıka gibi gezen kızlar dışarı çıkarken nasıl eva longaria oluveriyorlar bu da bizim yurdun sırrı heralde. ayrıca o kadar ballıyım ki akşam 11 olan son giriş saatini 15 dakikayla kaçıran ranza komşumun yemek fişlerine el konulurken ben gece 2de girdiğimde hiçbir olay vuku bulmadı. böyle bildiğin oooo abi naber yaa diye kıçımı sallaya sallaya girdim içeri. bu da böyle bir anımdı. yurt murt sorun değil de okula gitmekten öylesine sıkıldım ki artık beyazıttan dahi geçmek istemiyorum. teorik dersleri gırtlağıma kadar dayadılar nefes alamıyorum hacılarım. hukuktu ekonomiydi psikoloji sosyolojiydi derken kadraj ne demektir onu unutcam diye korkuyorum. kaldı ki meslektaşlarım o kısa filmden bu kısa filme koşar durumdalar. ben de gelmiş burda çektiğim kısa filmi kurgulamak için laptopumla güreşiyorum. ABİMİZ YÖNETMEN DEĞİL Kİ. derdim ama demeyeceğim sonra laf sokuyormuşum gibi oluyor. yoksa ben asla kimseye laf sokmam hiç tarzım olan şeyler değil bunlar biliyorsunuz. yalnız bende de öyle bir huyum var ki kalkar ilk aşkıma bile laf sokarım hatta çıkıp ilkokul 5te saçımı çeken çocuğa da döşerim burda satır satır. böyle de pislik böyle de kinci böyle de OLMAZ ki. bir konuya daha değinmek istiyorum. konserlerde şarkılara böyle can-ı gönülden eşlik ediyoruz ya. işte öyle aşkla eşlik ederken düşündüğümüz kişi o anda kıçını yaya yaya yatıyor ya düşünebiliyor musunuz kuzutlarım. adamın hiç alakası yok yani. ben böyle durumlarda hangi şarkı sözü hangisine uyuyorsa onu düşünüyorum. SARI SARI diyorsa mesela sarışın eski sevgililerimi düşünür el kol yaparım ama kalkar da sen bana AŞIK ETTİN BENİ KENDİNE SONRA DA TERKETTİN GİZLİCE dersen düşündüğüm kişiler bambaşka olur. bu arada elbette mahsun kırmızıgül konserine gitmedim arkadaşlar saçmalamayın. sarı sarı demişken bu zamana kadar hep inkar ettiğim şeyi artık itiraf ediyorum. ben ciddi ciddi sarışınlardan hoşlanıyormuşum bebeklerim. böyle çipil çipil sarı saçları olucak, süt gibi teni olucak falan ama neyse tamam şimdi çok şey yapmıyım. en son ki sarışın ve kaslı sevgili faciamı biliyorsunuz sonuçta. bu arada o sarışın kaslı yarim beni her gördüğümde üçgen sırtını gözüme gözüme sokuyor ya böyle alayım başımı dağlara gideyim DILOY DILOY oluyorum ama bu konuyu da çok fazla uzatmayacağım. hatta bitiyorum kankalar, annenize babanıza selam söyleyin, kendinize çok iyi bakıyosunuz, öpüyosunuz.</div>damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1926273646301667538.post-69733413256331960872012-05-03T16:05:00.002-07:002012-05-03T16:05:45.628-07:00ya allah aşkına benim kafam olmuş lüleburgaz burda şizofren şizofren millete öğütler veriyorum. arkadaşlar şöyle yapın falan piiii allah beni kahretmeye. biri de çıkıp dememiş ki sen ne ayaksın kızım. okunmadığımın işaretleri bunlar hep. tebiiii burda ilişkilerimi salkım saçak anlataydım hemen damlardınız dimiiii. cuKKa cuKKa diye nikneym alıp ben de başlıyorum artık eski sevgililerimi anlatmaya madem öyle.damlalalayhttp://www.blogger.com/profile/14441604230746212727noreply@blogger.com0