13 Ekim 2012 Cumartesi

notepadla sohbetler


kendimle o kadar iyi anlaşıyorum ki insanlara ihtiyaç duymuyorum artık
insanlara tahammül edemiyorum
varlıkları yaz ayında örtülen çok ağır bir yorgan gibi sanki
gereksiz ve rahatsız edici.
nasılsın demek gelmiyor içimden
o kadar umrumda değil ki
iyi olduklarını, kötü olduklarını, akşam nasıl da sinirlendiklerini, sabah nasıl da yorgun uyandıklarını duymak istemiyorum.
beni zerre ilgilendirmiyor.
dert ettikleri şeyler bana o kadar uzak ki
dinlerken kulaklarım kanıyor
yorum yaparken ağzımdan kanlar fışkırıyor
zoraki, gelişgüzel yorumlar yaptığımı bile anlayamayacak kadar salaklar
yorumlarıma değer verecek kadar gerizekalılar
bilmiyolar
hiçbir şey bilmiyorlar
o kadar saçma şeylere sevinip o kadar gereksiz şeylere üzülüyorlar ki
beni sinüzitim bile bu kadar yormamıştır.
yemin ederim sinüzitimin burnuma yaptığı baskıyı tercih ederim onların aşk dedikleri şeyleri anlatmalarına
kendi kendime yaptığım yorumlar kendi sorularıma verdiğim cevaplarım o kadar yetiyor ki bana
onların cevaplarına öylesine ihtiyacım yok ki
asosyal mi derler ne bok derler o da hiç umrumda değil açıkçası
çünkü insanların katlanılamaz varlıklar olduğu tescillenmiştir günümüzde
bi de kalkıp bana saçma salak tespit yapamazsınız.
neyse yine kendi kendime konuşup kendi kendime sinirlenip kendi kendime sakinleştiğime göre bunu yazıp bir de kalıcı olmasını sağladığıma göre
regl sancımın ve hormonlarımın verdiği hörül hörül ağlama duygusunu bastırmaya çalışırken birden bire açılan ahmet kaya şarkısıyla sümüklerimde boğulmaya gidiyorum.
hoşçakal.
kim hoşçakalacaksa artık
notepad mı.
tıh.

Hiç yorum yok: