28 Ocak 2010 Perşembe

gökyüzünden küpe yağarmış mesela.

pijamalarımla durmadım bugün bütün gün evde.
giyindim, süslendim. dışarı çıkacakmış gibi.
istesem çıkardım da zaten.
ama ayaklarım istemedi.

annem de poğaça yaptı.
kokusu kapıyı kilitledi.

hem karnım, hem gözüm açtı ama 2 tane yedim sadece.
iştahıma küfür ettim bol bol.
sanki tek taş yüzük elimde de

parmağımdan geçmiyormuş, takamıyormuşum gibi bir duygu.
zaten son zamanlarımın en moda olayı bu hayatımdaki.
çok isteyip de alamamak, yiyememek, sevememek.
bütün bunları düşünürken bacak bacak üstüne atarak.
winamp'ta teomanın sesi yükseldi.
"düşünme, kim anlamış ki sen anlayasın böyle" dedi canım teo.
cidden lan dedim teoya.
kaç yıl önce yapmış şarkıyı ben şimdi anlıyorum.

kızdım kendime acayip.
kızgın kızgın saçlarımı savurdum.

aklıma yeni imaj yapmam gerektiği geldi.
bahar yarıyılına bomba gibi düşmek amacım.
mutsuz kadınlar
saçlarıyla oynarlarmış sürekli diye bişey duymuştum küçükken.
bi kadın vardı her hafta farklı renge boyardı saçını. sonra kısacık kesti.
mutsuz kadın oydu benim için.
bi gün saçımı boyarsam mutsuz olduğum için
boyayacaktım.
o güne kadar bekledim.

işte o gün geldi çattı.
artık saçımı boyamalıyım bence.
mutsuz olduğumdan değil de.
şu mutsuz kadın-boya ikilisinin
arasını bozmak için.
"bak mutluyum ve saçımı değiştiriyorum" naraları atmak
için.
tamam tamam çok mutlu da sayılmam.
şimdi bu mutlu mutsuz konusunu

değiştirmek için haykonun yeni albümünden bahsetsem falan dedim kendi
kendime ama canım istemedi.
zaten bi adı belli albümün.
"Sandık".
Adı bile
şimdiden tartışma konusu oldu.
Acaba gerçekten şu bildiğimiz "sandık" mı,

yoksa "adam Sandık" mı.
Bilemedim ama ben onu.
ikincisi daha hoş geliyor
kulağa.
zaten hayko bok koysa albümün ismini vaaay neğadar farklı diye
el çırparız.
kendimden biliyorum.
biliyorum biliyorum da seviyorum işte.

"haydi kızlar kopalım gari" diye bi şarkı yapsa bile severim ben onu diye
düşündüm
şimdi.
kendimin kulağını çekesim geldi.
neyse yazı rengini turuncu yapınca
portakal suyu çekti canım.
ben portakal suyumu içerken yazım da bloguma yerleşiversin
bakalım.




27 Ocak 2010 Çarşamba

kırmızı oje sürdüğümü sandım.

gece yatmadan önce sesli düşündüm. 'çok sıkıcıyım of' dedim. penceremin önünden bir ses geldi. eğilip baktım. 'benim için değilsin' dedi garip ses. kim olduğunu, ne olduğunu hiç merak etmedim. düşünmedim de. kimi zaman bildiğimi sanıyorum ama aslında hiçbir şey bilmiyorum. o ses egomun sesimiydi, bir karganın sesimiydi..
'of' dedim sonra. 'uyu gitsin damla'..'uyanık kalarak daha da sıkıcı oluyorsun haberin yok' dedim. arkamı döndüm yattım.

sömestr tatilinden dıngırtılar.

  • kış uykusuna yatmak ne güzel şey. ayılar işi biliyo.
  • formspring'de çok salak sorular geliyo ya, sinirlenmiyorum. çok sakinim.
  • final sonuçları açıklandı, hadi 70 80 100 iyi hoş da. en fazla krediye sahip ders neden 50? Neden ingilizce sınavlarım bok. ay heyt ingliş.
  • yeni fotoğrak çekilmiyorum. dolayısıyla facebooka da yükleyemiyorum. bu yüzdendir eski fotolarımı shoplayıp shoplayıp önünüze sunmam.
  • dün köftemin içinden yumurta kabukları çıktı. annem suçunu "ye nolucak, çok yararlı bişey yumurta kabuğu" diyerek örtmeye kalkıştı. o zaman bütün yemeklerin içine koy bundan sonra dedim. saçıma da koyayım, yastığımın altına da. madem yararlı.
  • saç dedim de aklıma geldi. saçlarıma zeytinyağı sürdüm ısrarlara dayanamayarak. şöyle bi parlattı. noldu? bişey oldu mu? yoo..
  • geçen gün acayip kar oynadım. çok koştum çok yoruldum. sonra bacak kaslarım incindi. günlerdir doğum yapmış kadınlar gibi dolanıyorum evde. çoacıverici.
  • ben buraya hayatımın en özel ayrıntılarını yazıyorum ya. sinir oldum şimdi. sizene ki.
  • kızlar küfürlü konuşunca çok çirkin oluyor. ama bana yakışıyor napim.
  • bu sene ygs'ye giricem. üniye başladığım yıl "hihaha kurtuldum artık össden" naraları atıyordum ama daha çekilcek çilem varmış demek ki.
  • uyuyorum uyanıyorum falan işte.

21 Ocak 2010 Perşembe

prenses olduğunu zanneden hayırsız evlat.


taçlarımı o kadar seviyorum ki
dünyanın bütün taçları kafama toplansa.
sabitler belki düşüncelerimi.

bazen kafamda bi baskı hissediyorum.

kafamdaki taç bana bişey anlatmaya çalışıyor, farkediyorum.

çıkarıp atmamak için ellerimi cebime koyuyorum.

şöyle derin bi nefes alıyorum.

ellerimi yüzümde gezdiriyorum sonra.

burnum üşümüş hava o kadar soğuk ki.

baskılara daha fazla dayanamayıp bir çırpıda çıkarıyorum tacı kafamdan.

rahatlıyorum ama tacım kırgın bana.
biliyorum.

beni ezdiğini görmemezlikten gelmek için çantama koyucakken beremle karşılaşıyorum.

takıyorum kafama.
oh sinüzite hayır.

hem bundan sonra sıkmayan taçlara evet.
tamam?

14 Ocak 2010 Perşembe

gece gelen ilham.

şizofren taklidi yapıyorum bazen aynada.
çok seksi buluyorum kendimi.
Sahi, şizofren olsam, sever miydin beni ?

benler

Yorgunella yazıyor bunları, diyor damla.
sofi kendinden habersiz.
monica yüzünü ekşitiyor söylenenlere.
neytiri yeni olmanın heyecanını yaşıyor.
"hepsi benim ismim" diyorum.
"kişilik bölünmesi" diyor doktor.
"eh paylaşımcıyımdır" diyorum ferhunde ağzıyla gülümseyerek.

nefes

yorganın altına kafamı soktuğumda nasıl kendi nefesimle ısındıysa yüzüm,
öyle ısındım bana baktığında.
yorgansız kalmıyım istedim.

yüksekten uçan martı gibisinden bişey.

penceremin kenarındaki martıdan bahsediyorum.
"burası benim pencerem. sen uyuyorsun penceremin kenarında" diyor.
"ama sen istediğin yere uçabilirsin, benim kanatlarım yok" diyorum.
"senin yükseklik korkun olduğu için kanat verilmedi sana" diyor.
arkamı dönüp yatıyorum.
rüyamda uçtuğumu, beni uçmaktan korkutanın üstüne kustuğumu görüyorum.
gece uykuya dalmadan önce akla gelen " bişey yapacaktım ama ne?" sorusundan nefret ettiğim kadar nefret ediyorum converse giydiğim gün yağmur yağmasından.
ve
sabah alarmdan 1 saat önce kalkmayı sevdiğim kadar seviyorum hava bozduğunda çantamdaki berenin varlığını.

akıllı.

bazen kendime "hoşgeldin" diyorum.
birileri gelip gidiyor.
körüm.
paranoyağım belki de.
dost kazığının acısından belimi doğrultamıyorumdur ya da.
ne bileyim,
aşk acısı çekiyorumdur olur olmaz.
herşeye rağmen "hoşçakal" demiyorum kendime.
aferinliyorum pozitifliğimi.
otur. 5 pekiyi.
Bazen kirpik diplerim sızlıyor.
"dökemediğin gözyaşları büyük ağırlı yaptı. yeter" diyor.
"özdemir asaf demiş ya" diyorum.
"ağlasam geçer, biliyorum, ağlanmıyor."

tivitırı topladım. derli oldu toplu oldu.

  • rüyamda seni görüyomuşum mesela. uyanmışım penceremde martı varmış. "git sen artık, daha yüksek uç" diye kovmuşum.
  • sınıf başkanıymışım hayatımın. çok konuştuğun için değil hiç konuşmadığın için dolmuş çarpılar adının yanına.
  • ıhlamur kaynattım iyi gelir diye soğuk alınganlığıma. hem belki boğazım yumuşar da yeniden "seni seviyorum" diyebilir dilim.
  • ilham mı bıkmışlık mı bu şimdi. yine geldiler bugün bana, ben de onlara gitmeli miyim?
  • hakikaten "hayatta bir kere aşık olursun diye senelerce yediler ya bizi helal olsun." Gaaayeet mümkün yeniden salya akıtabilmek :)

10 Ocak 2010 Pazar

Ben herşeyden daha iyiyim. Ben Tekim.

  • Başlayan finaller ve tutuşan uzuvlar.
  • "Bişey yok yeeaa bundan da 100 alırım"diyebilmek ne muhteşem histir yarebbi! ( evet nispet yaptım. hakkım var. noldu? bişey oldu mu? yoo..)
  • İngilizceyi sevmiyorum. Hatta: I dont like english. dflşhitrjhirşj
  • Bazen facebookumu şırranggg diye kapatasım geliyor ama sonra farkediyorum ki internete girdiğimde facebooka girmekten başka yaptığım çok az şey var. Kudurmaktan korkuyorum.
  • Aslında şuan aklıma hiçbir şey gelmiyor hatta kendimi blog yazmak için ıkınmaya zorluyorum. "yazıcaksın ulaaaan ! ne için açtın sen bu blogu! insanların sana ihtiyacı var!" kehkehkeh.
  • Çok kendini beğenmişim yeaaa. Paranoyamın vardığı noktalara değinmiyorum bile!. Allah beni pazar günü öğleden sonra yaratmış olmalı. Üstümde o kadar çok çalışmış ki. ekieki.
  • 1 aylık sömestır tatilini iple çekiyorum. Böyle bütün gece oturucam, güneş doğduğunda uyucam akşama kadar yaya yaya uyucam. oh mis. Kalkıp halay çekicem sıkılınca, sonra saçlarımı binbir şekle sokup hobareeey gibi tatil yapıcam. evet.
  • Ben de "seninki yaptı bana alerji" gibisinden şarkılar yapıp, acayip danslar etsem tam süper olur mu acaba?
  • Hülya Avşar yardım ister, ben yardım istemiyorum olur mu ? Onlar gülben ergenlerle, bilmemnelerle yarışırlar, ben tekim ! Her konuda tekim. Aklım çok olsa da, bilmemneyim olsa da hiç kimse beni ilgilendirmez biliyo musun ? Allah bir, ondan sonra da yorgunella bir. Melekleeeeeer..Ondan sonra da ;)

9 Ocak 2010 Cumartesi

Yamuklar mı beni düzeltmeye kalkışır ?

Hayır hayır gerçekten inanmaya başlıyorum.
Dengesiz mıknatısı olduğuma.
Bu insanların beyin işleyiş şeklini gerçekten merak etmeye başladım.
Ulan ikiyüzlülüğün allahı bunlarda, dengesizlik bunlarda, gerizekalılık bunlarda.
Sonra ben kendini beğenmiş paranoyak oluyorum iyi mi.
Bre insan !
Milleti eleştirmeden önce aynayı kendine tutsan ya !
Aaa ama siz melektiniz dimi. Ah yavrularım..
İyi kalpli cici kızlar sizi.
İyi kalpli melek adamlar sizi.
O kadar acınası haldesiniz ki.. O kadar üzülüyorum ki durumunuza.
O pislik bağlamış kalplerinizi. Bunu gördüğüm için kuruntulu oldum dimi hayvanlar.
Dimi a benim beyinden yoksun arkadaş gibi gibilerim !
"Kendini beğendiğin için arkadaşlık kuramıyosun, ilişkilerinde de bu böyle"
Bak bak. Lafa bak.
Ulan hayvan kendime önem verseydim sizin gibileri başıma taç etmezdim zaten.
Yanımda dolaştırmazdım insan diye, arkadaş diye.
Sizleri hayatıma soktuğum için o kadar pişmanım ki.
Unutana kadar acı ve nefretle hatırlıcam ( Bkz. Bihter Repliği slfrkgtjhlr)
Siktiriboktan ilişkilerinizle benden uzak durun mümkünse.
Cici melekler sizi. abicibicibicibi.
Kendinizi akıllı zannediyosunuz ama aptalın önde gidenisiniz haberiniz yok.

1 Ocak 2010 Cuma

acil çıkış kapısı nerde bu hayatın ?

  • yine hayat üstüme üstüme geliyor blog. lodoslu bi gün, evin içinde daralıp nefes almak için balkona çıkıp daha da tıkanmak gibi. allahın cezası bi temiz hava arayıp bulamamak gibi. sinir bozucu gerçekten.
  • yanlış seçimlerden nefret ediyorum. çevremde çok fazla yanlış seçim mutsuzluğu yaşayan insan var. aynaya baktığımda aynısını orda da görüyorum. yeni yıla girerken geçen yıla şöyle bir baktım da... 2009 = Yanlış seçimler. Verdiğim kararlardan o kadar pişmanım ki. Hayatta keşke dememek için bu kadar çabalayıp, iyikiye hasret kalmak hazmedilir şey değil.
  • son zamanlarda ders çalışmak için ne bir istek, ne bir heves ne de halim var. o kadar bıktım, o kadar iğrendim ki yüzlerine bakmak istemiyorum. ama kader. tek çıkış yolumun bu olması kanser edecek beni yakında. hayatım boyunca kurtuluşum hep ders çalışmaktan geçiyordu. 14 yıldır ders çalışmama rağmen hala istediğim yerde, istediğim kapasitede değilim. Kurtulamadım yani işin doğrusu. Ve gün geçtikçe umutlarım yavaş yavaş intihar etmekte.
  • Hayatım boyunca istediğim kişi olamadım. Ne göründüğüm gibi oldum, ne de olduğum gibi göründüm.
  • Sanırım bugün ki 'hayatım boyunca'lı cümleleri 2010'a borçluyuz.
  • Sıkıldım gerçekten. Düşünmek istemiyorum artık ileriyi, geleceği, hayatımın ne yönde ilerleyeceğini. Adımlarımı temkinli atmaktan yoruldum artık. Baştan savma yaşayamıyorum. Hayatım boyunca (bi tane daha !) planlı programlı yaşadım. Ama hiçbir şey plana uygun ilerlemiyor. Offffffffff. Yeter hadi.