10 Temmuz 2010 Cumartesi

oh may diır.




  • davul zurna sesi duyunca pencereye çıktım. yan binada, uzun saçlı, taş gibi motorcular doluşmuştu. yani hayat mı bu. kızın tekinin uzun saçlı bir damatla evlenmek üzere gelinliğiyle motora binerken benim pembe-yıldızlı pijamalarımla pencereden seyretmem kaderin bir oyunu mudur? pislikler.
  • evet bazen makyajımı bornozumun koluyla siliyorum. pisliğin tekiyim hıhı.
  • ayrıca sabit duramama sorunum var. sallanmam gerekiyor. sırf bu yüzden ruh hastası damgası yiyorum.
  • hey ben niye şimdi pislik taraflarımı anlatıyorum burda. oha. tanımamalısınız beni.
  • her sabah yarım saat yürüyorum ya. arınıyorum lan. sanki sıkıntılardan yürüyerek uzaklaşabilirmişim gibi geliyor. hatta belki yürüyerek parise varabileceğime bile inanıyorum.
  • rafet el roman sıçar gibi şarkı söylüyor arkadaşım. beste yapıyoğğ, şarkıları güzeeğl diye savunmayın. hıığğğnnnn diye şarkı mı söylenir pislik. "beğğğğnnnn aşkın en derindekiğğ" hayvan. düzgün söyle.
  • hiç derin sevdaları beceremediğm mağlubuğm triplerine giremicem şimdi.

2 yorum:

StummScream dedi ki...

Oha aynı durum bende de var (sallanma)

Evdekiler hafız olucak diyor, İş'tekiler omzuma elini koymak suretiyle sabitliyorlar. Daha niceleri =(

damlalalay dedi ki...

yine de yapıcı eleştirilermiş canım. bizimkiler direk hakaretle giriyolar olaya. "uzaktan tam bir ruh hastasına benziyorsun. dışarıdan biri görse evde deli mi yaşıyor diye sorar." :)