18 Aralık 2010 Cumartesi

yaşarken oldum.

uzun zamandır üzülmüyorum. dert edindiğim herşey gitmiş gibi. tamamen gitmiş gibi. gittikleri için dert edindiklerim. derin nefes alırken içime batan. hani o hatırlattıklarından nefret ettiğim halde unutmadığım. bırak hepsini. b ı r a k b u i ş l e r i.
uzun zamandır hüzünlü şarkılar dinleyemiyorum. sanki dinlersem bütün acılar canlanacakmış gibi. sırf hüzünlü şarkılar dinlemek için acı çekmek isterim diye öyle korkuyorum ki. kendime yeni dertler üretirim diye müzik dinlemiyorum.
her sabah yürümek zorunda olduğum o uzun, bitmek bilmeyen yoldan zerre şikayet etmiyorum. binalarla dolu, denize uzak semtte sabahları bir sürü martı oluyor. hayır, kendime yontmuyorum. benim için gelmediklerinin farkındayım. onlar yalnızca açlar. onlara ekmek bırakanları sevmiyorum. sanki onlara ekmek bırakacak biri varsa yalnızca benmişim.
kışı seviyorum. ellerim üşüyünce eğleniyorum. donan ellerimi kalorifre dayayınca sızlayışını nasıl seviyorum.
yok. artık imkansız hayaller de kurmuyorum.
hani herkes akışına bırakmakla kavgalı ya. herkes yapmak istiyor da yapamıyor ya.
ben yaptım diyorum. akışına bıraktım. öyle bir akış ki.. sakin, şırıl şırıl. dinliyorum.
daha fazla gülüyorum. gülerken çirkin olduğumu unutup gülüyorum. kahkaha atıyorum. boş boş konuşuyorum. saçmalıyorum.
evet. en azından artık ne istemediğimi biliyorum.
seni istemiyorum. yüzünü istemiyorum. o kendini beğenmiş havanı, kendini vazgeçilmez sanışını.. istemiyorum. benim kafamdakinin aksine o kadar da hassas, dokunaklı biri değilsin. düzsün. neyse artık senden daha az bahsediyorum.

uzun zamandır ağlamıyorum.

Hiç yorum yok: