19 Kasım 2010 Cuma

çocuk düşlerimiz yok artık



- "asi ruhumu yatıştırmak için ne çok ninni söylüyorum bilsen, zira bu yürekten daha uygunsuz, daha havai bir şey görmemişsindir. benim sıkıntılardan rahata, tatlı hüzünlerden uğursuz tutkulara geçişimi görme zahmetine bu kadar sık katlanan sana bunu söylemem gerekli mi? yüreğime hasta bir çocuk gibi bakıyorum; o istediğini yapıyor."






o acıklı kavuşma sahnelerini soğukkanlılıkla izlerken, herkes içten kahkahalar attığını, çok eğlendiğini gördüğüm sahnede ağlamaya başlamam rastlantı değil. regl ile alakalı da değil. ne biliyim. çok uzun zamandır içten gülmüyorum ben. hiç öyle eğlenmiyorum. hiç kalbimi tamamen açacağım arkadaşım olmadı. öyle ağlayarak içimdekileri dökmeyeli yıllar oldu. dönme dolaba da hiç binmedim zaten. bazen taştan yapıldığımı düşünüyorum. belki taşların da duyguları vardır ama dışardan anlaşılmıyor. yani insanoğlunun dediğine göre taşların duyguları yoktur. ne ukala şu insanoğlu! neyse canım. oturur bayram şekeri yer regina spektor dinlerim. çok mu iki gözyaşı. ruhum cilalanır. hadi öptüm okkibbay.

Hiç yorum yok: