22 Şubat 2011 Salı

bak şimdi gönülsüz gittiler senden gönlünü çaldıkların

bilmiyorum, bütün bunlara gerek var mıydı. ben demiştim demekten hiç hoşlanmam ama ben demiştim diyenleri pek sevmiyorum ama ben demiştim. mutluluğun kısa sürecek demiştim. kimseyi sevemezsin demiştim. en fazla bir ay sürer evcilik oyunun demiştim. bir aydan kısa sürdü nitekim. şimdi de yazabilecek misin oraya buraya mutluyum diye. yazıldığı gibi yaşanmıyormuş değil mi mutluluk? keşke herşey bir facebook iletisi kadar basit olsaydı. unuttum yazar çıkardım işin içinden. ama heyhat. senin gibi at gözlüğü takamıyorum ben. senin gibi rol yapmıyorum dünyaya karşı. mutsuzsam mutsuzum demesini iyi bilirim. ama sen güçlü değilsin öyle göründüğün gibi. kendini bile kandırmayı başarmışsın, beni kandırmana nasıl şaşırılır. o senden ayrılırken "muzun kabuğunu soydum, içinden havuç çıktı" demiş. muzun kilosu pahalı elbette, ne hevesle aldı seni, nasıl sulandırdın ağzını o güzel görünüşünle. ama havuç çıkmış bak, kız görür görmez atmış çöpe seni düşünsene. oysa benim istediğim muz değildi. havuçtu zaten istediğim. muz kabuğunun içine girmeye gerek bile yoktu. kimbilir şimdi neyin şekline bürüneceksin. kim seni pazardan alacak 5 tane de eve gelip bakacak hiç tane? bulursun bir alıcı. eminim. öyle başarılısın ki bu konuda. hiç coolluk yapıp iyi dilekler sunmam sana haberin olsun. umarım geberene kadar acı çekersin.

"oysa siz bayım, bir sebze bile olamazsınız. çünkü enginarın bile bir kalbi vardır."

Hiç yorum yok: