27 Mayıs 2009 Çarşamba

kussam, ağlasam


çarşambaların en yalnız ve en sıkıcısı bugün.
yine benim deli aklım birşeye takılmış,
beni tınlamıyor..
yapma etme diyorum, finale çalışman gerekiyor diyorum.
hem zaten taktığın şey de kayda değer bişey değil diyorum.
ama hayır,
beni dinlemiyor.
bir çalışma notları yayılmış masama gidiyorum,
bir odama..
belki kafamdaki sorulara cevap verecek bir gelişme olur umuduyla..
gidip geliyorum ama hiçbir şey değişmiyor..
tamam diyorum aptallığın sırası değil,
adam gibi ders çalışıyım biticek nasılsa diyorum.
geçiyorum masamın başına..
ama yok..
kafam almıyor..o kadar doldu ki saçma sapan kuruntularımla.
ifli cümleler, reported speechler, pasive voiceler fışkırıyor beynimden..
kabul etmiyor beynim onun dışındaki hiçbir bilgiyi.
finali geçemezsem çok kötü şeyler olucak biliyorum.
biliyorum ama bu kadar işte.
sadece biliyorum.
yapamıyorum.belki bildiklerim yeterli ama.
daha fazla çalışmam gerektiğini hissediyorum.
olmuyor.
kendimi avutucak bahanelerim de tükendi artık.
sanki içimde bir fil oturuyor.
hani birbirinden alakasız bir sürü yiyeceği ardı ardına yersin de..
karışınca mideni rahatsız eder ya,
tuhaf bir his olur karnında..
kusmak istersin kusamazsın, artık karşına su bile çıksa miden bulanır.
işte öyle bişey..
bu hissin nasıl geçeceğini adım gibi biliyorum.
ve yine biliyorum ki yapabileceğim tek şey,
geçmesini beklemek.
bu sırada Yasemin Mori " yoksun, nedenin yoksa.." diyor..
işte geçmesini sağlayacak nedenim yok şuan ortada..
ondan böyle kendimden bezmişliğim,
salonla, odam arasında gidip gelişim,

hıhı.
evet biliyorum.
düşünme ve ders çalış.
hıhı .
tabi.
o kadar kolaydı da.

Hiç yorum yok: