3 Temmuz 2009 Cuma

Yorgunella'nın sırrı açığa çıkıyor !

yorgunella çocukluk geceliğiyle uyurken saat 12:25'i gösteriyordu. Gün başlayalı çok olmuştu, neredeyse öğleni geçiyordu. İnsanlar kalkmış evlerine ve kendilerine çekidüzen vermiş ve sokaklara dökülmüştü. Kimisi işine, kimisi sevgilisiyle buluşmaya, kimisi kafa dağıtmaya, kimisi sadece denizi seyretmek için atmıştı kendini evden. Ama O hala uyuyordu çift kişilik yatakta çocukluk geceliğiyle. Saçlarını da örmüştü üstelik, kendini çocuk gibi hissetmeyi o kadar seviyordu ki , banyodan çıkınca saçını örmüş ve sütünü yudumlarken annesine "açınca saçlarım dalgalı olucak bunu görmek için sabırsızlanıyorum " demişti. Hep saat başlarında kalkardı. Asla 11:30 ya da 12:45 değil. 12:00 ya da 13:00. Bunun nasıl olabildiğini oda bilmiyordu. Saat başlarında gözlerinin kendiliğinden açılıverdiğini söylüyordu. Eğer tekrar uyumaya devam ederse diğer saat başında gözleri tekrar açılıyordu. Bu akşama kadar böyle sürebilirdi. Ama o kadar da pişkin değildi. Saat 13.00'ü gösterdiğinde gözleri açıldı. Saate baktı ve suratını büzdü. "Hey kafamı yastığa daha yeni koymuştum ! Üstelik deliksiz uyudum, kıpırdamamışım bile, hep aynı tarafa yatmaktan kulağım ağrıyor" diye söylenmeye başladı. Hayır içinden konuşmuyordu. Sanki odada biri varmış da ona anlatıyormuş gibiydi. Pencereye bakarak "İyiki açıktın, geceki esinti müthişti" dedi. Sabah annesinin pantolonunu ütüleyip yerine koymadığı ütüye takıldı ayağı ve ona bakıp " Ayağımı kırıyordun !!" dedi. Banyoya gidip aynaya baktı ve kahkaha attı "Merhaba küçük kız, annen nerede?" dedi. 19 yaşında olmasına rağmen kendini 9 yaşında gibi hissediyordu. Ve böyle görünmek hoşuna gidiyordu. Mutfağa doğru ilerledi ve buzdolabını açıp uzun uzun baktı. "Bugün iştah açıcı şeylerin yok mu ? Dün yediğim şeylerin aynısını yemek istemiyorum artık " dedi. Evet yorgunella eşyalarla konuşuyordu. Ve o kadar mutlu görünüyordu ki ona bakan eşyaların canlı olduklarını zannederdi. Kahvaltısını etti. Her sabah yaptığı gibi bir kaşık pekmez götürdü ağzına. Kilo alması için bu gerekliydi. Sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkamaya koyuldu. Tabaklarla tek tek ilgileniyordu. "Süper görünüyosunuz, bulaşıkçı mı olsam ne" diyordu ve yine yüzünde keyifli bir gülümseme vardı. Evi toparladıktan sonra bilgisayarının başına geçmek için sabırsızlanıyordu. Ve telefon çaldı. Arayan annesiydi. Ona evde oturacağına aşşağı inmesini, ablasına gitmesini söyledi. Yorgunella bunları duymaktan sıkıldığı için kesin bi cevap vererek telefonu kapattı. Ve evin salonuna bakarak "Ben hiçbir yere gitmiyorum burada mutluyum." dedi. Yorgunella'nın dışarıya çıkmamasının sırrı burada ortaya çıkıyordu. Yorgunella evi ile konuşuyordu. Televizyonda çıkan herhangi bir melodi dans etmesine yetiyordu. Sevdiği şarkıları açıp bağıra bağıra eşlik ediyordu. Film izleyip ağlıyordu. Komik videolar seyredip karnına kramplar girene kadar gülüyordu. Takip ettiği blogları okuyordu. Sevgilisinin fotoğraflarını seyrediyordu. Alternatif gruplar keşfediyordu. Pet Society oynuyordu. Karaoke yapıyordu. Evde onu mutlu edebilicek birçok şey vardı. Ve bunlar ona yetiyordu. En önemlisi Yorgunella böyle mutluydu..Bunları yazmayı bitirdikten sonra da playlist'inden Bertaraf Et'i açıp Hayko'yu taklit edip kahkahalara boğulacak...

Hiç yorum yok: